2
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1433
Okunma
yaşadığın o muhteşem hayatın nadide detaylarını anlatırken
ağzından bal damlaya damlaya
burnun havada
onun hemen altındaki dudakların
öpülmemişliği
gözlerin.. aşk dolu bakışlardan yoksunluğu
kalbin ise sevilmemişliğin derdini yanıyordu
yaşadığım cehennemdeki ateşime aldırış etmeden
sen diyorum
bencilliğin kibirden ilahesi
kafanın etrafında yeşilden mora evrilen harelerinle
gözlerimi kamaştırırken
söylediğin bir kaç tatlı söze mayışıyordum hemen
uyuşuyordum yani
yani tılsımlı bişeyler yapıyordun
kurbağa ve prens arasında med olup
cezire dönüyordum sonra.. o ne demekse artık
kendimi aşk ile tutulmuş
kırılgan kalbini memnun etme görevinden başka bir misyonu olmayan
tuhaf bir köle gibi hissediyordum
içimde senden yana olan inanmış ne kadar his varsa
karşısına geçip
hemen her gece
ey inananlar diye sesleniyordum
amaaa
içimle dışım arasına ne vakit ördüğünü bilmediğim duvarlardan
yansıyordu sesim
sen gidince
kalmanın verdiği ezikliği yaşamayayım diye
ben de gittim
kalan sağlara ne oldu bilmem
ölü gömücülüğü de ben sevmem
azat edilmişliğin verdiği mutluluğu
ayrılığın azabından sıyırıp ..................
ooof offf.