Yanlışları yermeyle doğruya varılmıyor
Doğruları övmeyle yanlışlar da bitmiyor
Yaraları deşerek acılar sarılmıyor
Biliyorum, bildiğim derdi âzâd etmiyor!
Kavramazmış düşeni
gönül aşka düşmeden
Öksüzlerin gönlünü ovduğunda kavrarsın.
Demir şekillenir mi, çekiçler üşüşmeden?
Hayat, örsünde ömrü, dövdüğünde kavrarsın.
Kuşluk vakti bilinmez, gün gurûba dönünce
Bulutların efkârı düşüp yerde sönünce
Tutkular yol gösterip ırmakların önünce
Denizler sâhillere sövdüğünde kavrarsın.
Çarkı
yalan dünyada olsan da tuzu kuru
Zaman kime kazmadı mazi denen çukuru!
O, dokunulmaz hissi, kapıldığın gururu
Gözlerin bir albümü yuvduğunda kavrarsın.
Vefâ, zorlu yokuşsa, sonu sefâ; ayana!
Fakirlik, zenginliktir; gözü, azda doyana.
Kalemim kifâyetsiz hırslarına uy/ana
Evlâdını dizinde sevdiğinde kavrarsın!
Kavrarsın hile nedir, günâhların hükmü ne?
Kavrarsın deli nedir, segâhların hükmü ne?
Kavrarsın çile nedir, dergâhların hükmü ne?
Düşüncen düşünceni kovduğunda kavrarsın.
Kâbil midir yaslarla, paslarını bilemek?
Cürüm cürme karışmış boşunadır elemek
Neymiş, cânı
gönülden helâlliği dilemek
Musalla dil ucuyla savdığında kavrarsın!
14.05.2012
Salih ERDEM / AYDIN