0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
559
Okunma

Soluk soluğa battı gün
geceyarısını geçtik
akrep ağır ağır ilerliyor
yelkovan çevresinde
dönüyor durmadan...
Yine uyku tutmadı
görünmese de ardında bulutların
ay var gecede
yoksa çoktan uyurdum...
Ne kaldı ki şurasında
neredeyse sabah ezanı okunacak
kalktım üşenmeden
çay demledim kendime
keyiflice içtim yudum yudum...
Uykusuz geçen, ilk değil bu hem
ne gecelerim vardı bohem
denizin kıyısında
dalgaların kucağında yatardım
isi pusu geceden
usul usul çekip giden
sisli karanlığa bakardım,
kumruların kül rengi kanatlarında
gül gibi karşılardım sabahı
güneşin suya düşen
gözde ilk altın ışıklarıyla
başlardı yeni gün soluk soluğa...
-II-
Kaleiçi akşamları
daracık sokaklar
Yat Limanı, mendirek
Mermerli Parkı
mekânlar tıklım tıklım
insan sıcaklığıyla
dolar dolar taşardı...
Grup grup gelip iskeleye
taşlarda oturup denize bakan
gitar çalan, kafa çeken
yerli yabancı bir sürü insan vardı
kimse beklemezdi bencileyin;
bekliyorsam bilin ki sabaha kadar
yanımda kafadar birisi daha var...
Ah Susanne, yine düştün aklıma
nasıl sarhoştuk o gece
önce ben soyunup atladım denize
ardından dayanamayıp sen
mendirekten, "Cup!" dalıvermiştin
alacakaranlıkta
suyun içinde nasıl da sımsıkı
ahtapotlarlarca sarılmış
kenetlenmiştik birbirimize
tenimizde ıslak tuz, dilimizde vantuz
ve şarabın esriten kokusu
ne senin ne benim
yoktu kimsenin kimseden
çılgınca öpüşüp, sevişmekten korkusu...
Geçti zaman
akıp gitti durmadan,
döndü dolaştı,
aynı yerde durdu
zembereği kurmadan,
o geceki şarabın tadı
yıllandıkça yıllandı d/ilimizde...
Ahhh; bir değil, iki değil
artık yaşım kırkiki değil
kırk merdiven ine çıka
böyle talih kime çıka?!
Yaşamadım diyemem; yaşadım
Kırkmerdiven, kırk basamak
düşününce maziyi
kırkına birden kır/kayak basarak...
Şaban AKTAŞ
14.04.2017 - 05.17
SEN DE BENİ HATIRLA
Çılgınlıklar içinden
Doludizgin geçtim ben
Bağlardan bahçelerden
Aşkla dolu içtim ben
Ardıma bir bakınca
Geçtiğim yol toz duman
Yok bence bir sakınca
Hayli uzun bir zaman
Yaşanan her hatıra
Sığmaz kırkbin satıra
Ben seni andım gülüm
Sen de beni hatırla!
Gelip geçiyor yıllar
Çabuk bitiyor yollar
Silinmiyor hatırdan
Aşkla sarılan kollar...
Şaban Aktaş
14.04.2017 - 13.46
SEN BAĞIŞLA BENİ TANRIM!
Az değil suçum günahım
Sen bağışla beni Tanrım
Kâr eder mi sensiz ahım
Sen bağışla beni Tanrım!
Çocukluğun cahilliği
Delikanlı gafilliği
Her insanın sefilliği
Sen bağışla beni Tanrım!
Kurda kuşa silah sıktım
Yuvasını bozdum yıktım
Nice masum canlar yaktım
Sen bağışla beni Tanrım!
Nasibimi senden eyle
Koru beni benden eyle
Yüreğimi candan eyle
Sen bağışla beni Tanrım!
Sevemedim hiç yalanı
Yetim kul hakkı çalanı
Çektim başıma geleni
Sen bağışla beni Tanrım!
Eğri doğru ayır dedin
Yanlış işe hayır dedin
Mazlumları kayır dedin
Sen bağışla beni Tanrım!
Vardır bilmediğim soru
Kolay eyle bana zoru
Kötünün şerrinden koru
Sen bağışla beni Tanrım!
Aktaş kul yanlış yaptıysa
Doğru yolundan saptıysa
Hak’ka gözün kapattıysa
Sen bağışla beni Tanrım!
Şaban Aktaş
14.04.2017
KAHVALTI DÜŞLERİ
Uyumadım sabaha kadar
Gün doğarken yattım
Gün ortası kalktım
Duşumu aldım, düşe daldım...
Kalk!
Güzel bir kahvaltı hazırla kendine
Demlenmiş çay var;
Hanım benden evvel kalkmış
Kıyamamış beni uyandırmaya
Acil bir şey yoksa
Hiç adeti değildir zaten
Uyuyanı uyandırmaz
Yapar kahvaltısını
Gidecek yeri, yapacak işi varsa
Uyurken bırakır
Çıkar gider sessizce tek başına
Ben de tek kalkar
Başımın çaresine bakarım!
Haydi Şaban, iş başına
Tereyağında sahanın içine
İki yumurta kır
Köy yumurtası
Gezen tavuktan besleyici leziz
Zeytin, peynir; çok şükür,
Yeterince yiyeceğin var
Hint fakiri değilsin
Eli ayağı kurumuş tamtakır!...
Öyle uzun uzadıya düşlerinle hep
Koşup gidersen doludizgin
Yorgunluk hasta düşmene sebep
Ne diyeceksin bedenine
Allah kimseyi açlık ile terbiye etmesin
Sağlıklı yaşamak için
İnsan biraz dikkat edecek kendine!
Şaban AKTAŞ
14.04.2017 - 12.35
OMURİLİK
Yüksek ateşte kaynar
Kısık ateşte pişer
Böyle aş(k)ın tadı
Et/ten kemiğe
Kemik/ten iliğe işler
Dağılır lime lime
Eriyip akan dilinde tat
Özüşür her kelime;
Ancak o zaman işte
Al eline kalemi
Yaz pişmiş kemik ile
Omuriİlik başına geleni
Şaban AKTAŞ
14.04.2017 - 07.33
YAŞ KÜTÜK
Ayağı yere basmaz düşler ile
az uçmadım ben de hani
uçmaya kanatlarım vardı yalnız
yalpa yapmadım uçarken...
Görüyorum ki
acemi aşıkların şiirleri de acemi
hoşaf desen değil
boş lâf belki uyar
ne tadı var ne demi?!
Ottan püsürükten çay içilir mi
ne yaksın dilini
ne yıksın direğini burnun
illâ ki adaçayı
kokusu çıksın mis gibi
türül türül
içinde çiçekçe his gibi!
Yok öyle dostum
hemen övgü bekleme;
kedi kedi olalı
kuş tutsun da görelim!
Bekle bakalım On yıl, Yirmi yıl
Otuzun da üstüne çıkalım
Kırklayıp şiiirini
Yaş kütüğüne çakalım(!)
Şaban AKTAŞ
14.03.2017 - 02.47
5.0
100% (1)