1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
975
Okunma
Çocukluğumun sarışın sesi
Bir güneş damlıyor bozkırıma
Yıldız yağmuruna gebe iki göz
Gölgeler serin boynum bükülmüş
Firiklerin hüzzam toyundayım
Düşlerim o altından sayfayı
İğdelerden geçen rüzgar
Düşlerimin sarışın buğdayında
Söğütten düdüğüme akarken
Ben kırlangıçların uçtuğu çalılarda
Ruhumu emzirmekteyim
Kaç diyara savrulmuşum
Ana bilip dört bir yanı
Hoyrat zamanın bağrında kavrulmuşum
Asude durmuşum acıya kelepçeli
Yalnızım seni yitireli
Pınarlar döşümde serin bir türkü
Sükût sınırına serilmiş ölü kırbaç
Güneşi boylu boyunca emen o yılan
Çıngırağına takılmış hayallerdeyim
Tarlamda paslı saban kurt kadar aç
Bulaşır her yana zaman
Çiğdemler beklemekten yosun tutarken
Çatlamış dudağım ki özlemin nakşı
Dokunur başak başak göğe
Avcumdan uçuşurken kelebekler
Çekirgeler koynumda dinlenir
Saçlarım seni çalar renklerden
Altın işlemeli mazi demlenir
Sevgili Kaf Dağında saklar aşığını
Bulut pamuktan kar yüreğim susuz
Salarım dağdan ovaya gökkuşağını
Toplanır sefil köy çocukluğum
Dağılan bilyeler bir bir
Yakamozlar harmanında her temmuz
Boşluğa saplı meşum hançer
Akacaksın masmavi denize
Sırtında kamburlaşan günlerle
İstiridye yorgunluğunda yıllanırken inciler
Sırça köşkler yağmalanmadan
Geceme dolacaksın yeniden
Her hayat öğütür dünyayı
Alev alev kendinde sönerken
Takvimler devrildi yanaklarıma
Yaz yağmurlarında gezerken sızın
Şimdi altın tastasın
Sarışın buğdayı rüyalarımızın
5.0
100% (1)