0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
740
Okunma
Bahar geldi, Geliyorlar…
Cizir’a botan ülkesinden
Serhat ve Laleşten…
Bir mir, yontulmuş bir torun ve ayak izleri. !
Unutulmuş sesler, unutulmuş dengbejler eşliğinde
Atlar, atların sırtında gürül gürül-yalım yalım
Koynunda düş, heybesinde taş ve tüfek !
Gönül yalın ayak.
Bahar geldi, geliyorlar…
Kadınlarımız, ve bir kuşluk vaktinde doğurdu Güneş’i
Dört duvar arasında, üç kibrit çöpü alevlendi.
Dicle ve Fırat kan ile doldu taştı
Zülüm, dağ olup dünyayı deldi.
Bir bahar öncesi daha, ekilmeyecek
Ekilmeyecek o körpe sevdalar, dağlara taşa ve de toprağa.
Cengizhan babaları, alamadı bu diyarları.
Dün dehak, bugün torunları.
Olacak elbet olacak düşman biçare, düşman meyus. !
Rutubet kokar gölgesi.
Velhasıl-hülasa, düşman zelil ve şerefsiz.
Bahar geldi artık, değişsin bu karanlığın sesi
Bahar geldi, gelsinler artık.!
Kız kardeşimin memeleri kirlendi, saçlarında saman çöpü.
Mıhlanmış tahtaya avuçları !
Anaların ağıtları diner mi ?
Sebi’nin kan gözleri, babaların sönmeyen çığaraları,
Feryat koparır dumanları.
Yeter artık !
Bizden beter olsunlar artık.
Duyan duyana, duymayana, yad ellere …
Nuh peygamberden haber veririm !
Bahar geldi, geliyor torunları
Bahar geldi, geliyorlar…