1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1146
Okunma

Yıl 1957-1958
Babam ilkokul öğretmeniydi
Karaveliler köyündeydik
Ağabeyim ve ben
Daha dört beş yaşlarında
Aklı ermez çocuktuk;
Yoğrulmamıştı benliğimiz...
Başı boş gezen eşekler
Okulun bahçesine girdiğinde
Elimize sopa alır
Döve döve eşekleri
Okulun helasına sokardık;
Neydi ki eşekler ile derdimiz?!
O günler aklıma geldikçe
Demek ki evcilleştirmenin yolu
Tutuklamaktan geçiyor;
Kapattıkça koyunları keçileri
Kedileri köpekleri
Bağımlı kıldık kendimize?!
Aç kalan hayvanlar
Ne verdikse onu yedi;
Böylece alışkanlıklar
Hayvanların benliğine
Genlerine işledi!
İşimize nasıl geldiyse
Öylece evcilleştirdik onları
Bekçi diktik kapımıza
Çifte çubuğa sürdük
Karınlarını doyuracak kadar
Yem saman; yiyecek verdik!
Oysa vahşi hayvan
Vahşi doğada özgürce
Kendiliğinden beslenir
Kediler pusu kurar
Köpekler sürüler halinde
Avlanmayı becerir!
Ah çocukluk günlerimiz
Okulun bir odasında
Yatar kalkardık ailecek hepimiz
Aklıma daha daha neler gelir
Yaptığım yaramazlıklar,
Yaramazlık da ilkellik mi ki;
Hâlâ İçdürtülerde gizlenir...
Yağmur yağarken
Okulun önüne çıkardık
Şimşek çakıp ’Gür!’ dedi mi
’Gürgür Baba geliyor!’
Der içeri kaçardık!..
Şaban AKTAŞ
16.03.2017 -11.32
Fotoğraflar: Şaban AKTAŞ
Evimizin arkasında benim diktiğim servi ağacına tırmanıp pusu kurup avını bekleyen kamuflajdaki kedi..
HAK’KI SEVEN KULLAR YALAN SÖYLEMEZ
İnanın sözüne evliyaların
Hak sırrına eren yalan söylemez
Geçmiştir içinden tüm dünyaların
Yalan yanlış eğri falan söylemez
Hakkın yüzü nurdur gören kör olur
Tutuşur düşleri aşktan kor olur
Hak aşkla seveni kötüden korur
Kor olan gönüller yalan söylemez
Derler ki "Abdala malum olurmuş"
Malum olan Hak’tan, alim okurmuş
Aşk ile gönüle tahtı "O" kurmuş
Aşka düşen diller yalan söylemez
Ben ateşte piştim gönlümü üzdüm
Cam bir fanus gibi dünyayı süzdüm
Işık ile her bir hücrede gezdim
Pervane gönüller yalan söylemez
Aktaş’ın vuslatı nurla sağlandı
Ayrılmaz biçimde korla dağlandı
Gönlünün vüsatı O’na bağlandı
Aşk odunda pişen yalan söylemez
HAK’kı seven kullar söylemez
Şaban AKTAŞ
15.03.2017
ZAMAN IRMAĞI
Geçen gün bir daha gelmez ki geri
Erinip üşenme işine dostum
Su akar boşuna dolmaz ki testi
Yüklen şu ömrünü başına dostum
Aklından geçirmez bir an durmayı
Akıp da geçiyor zaman ırmağı
Sarınca sonuna ömrün yumağı
Bakmaz hiç gözünün yaşına dostum
Erir günden güne karlı dağ başı
Devrilir yerinden kayası taşı
Feleğin gecede ateşten kuşu
Gelir konar bir gün başına dostum
Bir dal kurur bir dal çiçektir açan
Dalından toprağa tohumdur düşen
Tohumdur toprakta ruhunu açan
Felek düşer gözün yaşına dostum
Dalarım çıkamam derin diplerden
Uçarım inemem engin göklerden
Yorgun düşer kâlbim bir gün yüklerden
Aktaş yaz kabrimin taşına dostum
Şaban Aktaş
15.03.2017 - 12.38
HATIR VE KATIR
Derler ki atalarımız
Ki onlar asla yalan söylemezler;
İğneyi kendine önce bir batır da
çuvaldızı ele öyle batır?!
Kendisini yenen düşmanın
övgüler yağdırdığı
M. Kemal ATATÜRK’ ten sonra
nereye uçtu kayboldu
o T.C. nin sahip olduğu
o saygınlık, o hatır?!
Yok mu elle tutulur bir nedeni
Yoksa lâf olsun diye mi bize
Kafa tutuyor şlmdi o vahşi Batı;
Medeni ol biraz medeni?!
Şaban Aktaş
14.03.2017.24
14 Mart, 15:05 ·
ÖZDEYİŞ
Düşmeyegör; katlanırsın,
Tedbirli ol, sakatlanırsın!
Ş.A.
YER VE GÖK
Kapağı açıksa klozetin
Ne gelir aklına?!
- Son kullanan kişi
erkek ya da dişi;
büyük olasılıkla erkek!
Erkekler havadan
Bayanlar an/karadan
Ne var bunda gülecek
Böyle uygun görmüş
Gayet doğal; yaratan?!
Şaban Aktaş
14.03.2017
(GÜLÜMSEYEN ESİNTİLER)
POSA
Doğa’n’ın yasası
İnsanın tasası
Ömrünce yaptığın
Ancak ve ancak
Özetin olabilir,
Ardında bir yığın
Yapamadıkların
Posasıdır hayatın...
Sayın Edip Cansever
Ruhun çınlasın,
Aynı kanıda değilim
Her şeye yetişilmez!
Sen de duy Ahmet abi!
Ardımızda sayfalar
Tozlanmış raflarda
Çöp gibi birikir
Ne çok eskiz
Tuvalde keder
Ne çok şiir;
Çok şey yarım kalır
Gözümüz açık gider...
Şaban Aktaş
14.03.2017 - 11.35
SİLİNMEZSİN
Silmeden son defa baktım yüzüne
Her şeyden silinsen, kâlpten silinmez
Rastgelmem zannetsem daha izine
Gönül aynamdaki sırdır billinmez
Ben seni her güzel çiçekte gördüm
Gül diye kokladım yüzümü sürdüm
Çirkinlik sayfasın ay ile dürdüm
Ay da bir dür müdür sırdır bilinmez
Ay ayrı dünyadan ay/rılık doğdu
Ayrılık hasretle hüzüne boğdu
Aynalarda aynın ay yüzün oldu
Hüzün ılık ılık sırdır bilinmez
Üstüste mükerrer sözler yanyana
Akar ılık ılık gözler yanyana
Aynada iç içe özler aynada
Özlemin göz nemin sırdır bilinmez
Aynaların içten sisli buğusu
Ümükte düğülen hisli düğüsü
Ay gökle denizin sessiz kuğusu
Esin perisi mi sırdır bilinmez?!
Şaban Aktaş
13.03.2017
TUTUK OMUZ
Bir el yoksa sazım sözüm yok benim
Sağ omzum tutmuyor solu neylesem
Arsızla hırsıza sözüm çok benim
Çalıp çırpan haksız kulu neylesem?!
Utanmadan ahkâm kesip biçenler
Hesapsız kitapsız yiyip içenler
Sorgusuz sualsiz gelip geçenler
Hak bilmez kadıyla kulu neylesem?!
Hırsız çalıp kutu kutu gizliyor
Halkı telefondan kötü izliyor
Sağ omuzum tutuk kemik sızlıyor
Utanmaz gâvurun dölü neylesem?!
Aktaş ozan isen doğruyu eyle
Kızan kızsın sen hep HAK için söyle
Hakimi savcısı duymazsa böyle
Kessem mi acep bu dili neylesem?!
Şaban AKTAŞ
13.03.2017- 18.06
AŞK Ç/AĞLA/YAN SULAR
Akıyor kayadan su güldür güldür
Saçların çağlayan aşk gümbür gümbür
Omuzundan bele tel tel dökülür
Saçın beni yelden yele götürür
Uzan yâr tutayım bir kez elinden
Sevip okşayayım zülfün telinden
Su gibi akayım ince belinden
Sevdan beni selden sele götürür
Neye yarar ömür yâr olmayınca
Aşk ile dolanıp sarılmayınca
Toprak suyla doyup karılmayınca
Hasret beni çölden çöle götürür
Çok özledim seni halim arzedip
Görmek ister gönlüm gülüm farzedip
Dönmedin bir daha eli terkedip
Bu aşk beni elden ele götürür
Aşkın çağlayanı gözden akıyor
Özü dağlayanı tuzla yakıyor
Saçların mimoza güller kokuyor
Yeller beni gülden güle götürür
Tozaran sularda savrulan zerre
Uçup da gidiyor olduğun yerde
Göz düşürdün gülüm közün içerde
Ateş beni külden küle götürür
Suç ne sende bende kimsende değil
Salkım söğütte yel esende değil
Sarılmadım sana, busen de değil
Felek beni halden hale götürür
Darılmadım sana darılmam asla
Saçının telini güllere yasla
Güle tutkun bülbül aşk ihtirasla
Bülbül beni dilden güle götürür
Tozaran sularda savrulan zerre
Uçup da gidiyor olduğun yerde
Göz düşürdün gülüm közün içerde
Ateşi aşk külden küle götürür
Çağlayan suları yüksekten akar
Böler uykuları yürekten yakar
Aşık Aktaş sana türküler yakar
Çağlar seni dilden dile götürür
Var mı şu âlemin sırrına eren
Gül yüzüne bakıp âlemi gören
Yedi kat göklerde gül yediveren
Aşk beni gönülden güle götürür
Kaynadıkça taşar sular kabından
Neden göğe uçar sor erbabından
Girdin mi içeri gönül babından
Mevĺam beni dilden dile getirir
Üstü köpük ise altında süt var
Süt içinde bile binbir öğüt var
Gönülde ne kalem ne kağıt var
Aşk kelamın dilden dile getirir
İçer isen sütü bir yudum tadı
İçmez isen sonsuz mutululuk adı
Sabırsız bir aşkın yoktur muradı
Sabır ilelebet güle götürür
Ne akarsu ırmak ne de billurdur
Aşk parlayan ışık yanan bir nurdur
Gördüğün an O’nu anında durdur
Hak kendini nurla dile getirir
Şaban Aktaş
13.03.2017
SEN MUTLU OL GÜZEL ÇOCUK!
Ay çıkarsa uykum kaçar
Sabaha dek gözüm açık
Aşk başa ne çok dert açar
Aklım zaten biraz uçuk
Daha gözümü kırpmadım
Düşündeyim hiç bıkmadım
Geceyarısı yatmadım
Saat iki ikibuçuk...
Ah ben seni bırakmazdım
Aya yıldıza bakmazdım
Sarılmadan hiç yatmazdım
Yaşım büyük, yaşın küçük(?)
Dokunmasın hicabına
Ben bakarım icabıma
Sen bana hiç hiç acıma
Ağlama gül güzel çocuk!
Takıp aklın kederime
Ağlama sakın yerime
Ben küskünüm kaderime
Sen mutlu ol gül tomurcuk!
Sen mutlu ol güzel çocuk!
Şaban Aktaş
13.03.2017 ’ -02.15
AY
Öyle güzelsin gecede, pırıl pırıl bir incisin
Seni anmak tek hecede, sen gecede ay gibisin
Pırıl pırıl bir incisin, güzellikte birincisin
Sen yoksan hayâlin yeter, ömrümün tek sevincisin
Ay yüzünde dilim dilim, dilimlenmez mi sevgilim
Yüzün görsem aklım uçar, dilim dönmez mi sevgilim?!
Yüzün görsem aklım uçar, ayla yıldız bayrak açar
Venüs ile gözün geçer, yıldız yıldız birincisin
Güneş olsam tutulurdum, senden nasıl kurtulurdum
Yanar yanar sana döner, yine sana tutulurdum
Şaban AKTAŞ
12.03.2017
ÇUBUK HIRSIZ
Eli çabuk, dili çabuk
Kaçırmadan tutun bunu
Bu hırsız deli, çabuk!
Ş.A.
DİL BÜLBÜLÜ
Tam bahar geldi derken, kış döndü geldi geri
Sen de dön gel sevgili, "Kış!" diyelim günleri!
Sensiz yüreğim naçar, gelince güller açar
"Kış!"desen keder uçar , şakıtır bülbülleri
Bahçede bülbül öttü, çıplak dala dil döktü
Haydi dön gel sevgili, açsın dalın gülleri!
Gitti gönlümün dengi, gökler bulut kül rengi
Dön gel artık, dön geri, dönsün gitsin zemheri
Şaban Aktaş
12.03.2017