0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
730
Okunma

Sahile...
Vurmuş yatıyordu
Çok genç olan bir umuttu
Solmuş, yırtılmış kitap gibi duruyordu
Nasıl bir yolcuydu, neden şuuru kapanmıştı cevapsız soruydu
İnsan ancak gayret ederse, zorlukları yenmek için azmini esirgemezse değerlidir lakin konuşmuyordu
Boğazımda düğümlenen her soru okunması, anlaşılması, sır olmaktan çıkması gereken hakikatleri neden umursanmıyordu
Bankta...
Suskun oturan insana
Yaşlı ve perişansa sessizce bakarım
Halini suskun bırakan şartları nezaketle sorarım
Onca yıl çalışmış, kazanmış, muhannete muhtaç olmamış anlarım
Elinde var olanı, emanet bulunanı, umut olan, murat sanılan, zannına adanan için feda etmiş yanarım
Malın, mülkün gitmesi bir yana, pişkinliği, umursamazlığı, ukalalığı, edepsizliği makul gören yakınlarını asla anlayamamış
İnsanın nesep bağının olması, hakikatten, itikattan, ahlaktan, hakka kulluk yapmaktan daha önemli değildir, kimse bunun farkına varamamış
Değme...
Benim gönül dağıma
Aldırma git suskun olan ağzıma
Acıma, el uzatma kuruyan boğazıma
Bunca sabır, fedakarlık hakkıyla anlaşılmadık tan sonra
Ruhum zaten kendi yolculuğunda, şuur ve hassasiyete muhtaç olunca
Mustafa Cilasun