0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
482
Okunma

O...
Kapının eşiğinde
Yüreğini titreten nezaketin serinliğine
Meftun olduğu sevdanın vaat ettiği cefanın çilesine
Sabrın her vaktinde, vuslata amil ümitlerin firkat zarafetine
Tenden, terden uzak özleme, ruhunu yücelten sezgiye ve edebe
Gözlerini nemlendiren bekleyişe, sükuta davet eden erdeme çoktan razıydı
Keşke...
Kal etmeden düşünseydin
Keremin hassasiyetini hissetseydin
Vecdinin ve inkişafının umutlarında dirilseydin
Sabrın ve azmin narında umut olmak için varlığından geçseydin
Seni senden uzaklaştıran hevanın bir zerresine itibar etmeden yürüseydin
Bedeni zafiyetlerden arınmanın derdiyle en yakına kul olmanın farkına erişseydin
Şahit olduğun ayetlerin ruhunda ve ufkunda inşa edilmesi gereken imanın suhuletiyle aşkın aline boyun
Garip...
Ozan yazıyordu
Artık yıllar sonra sinesini açıyordu
Yanan yüreğini serinletmek için derman arıyordu
Sevgi ve muhabbetin eksik olmadığı gönüllerde yaşıyordu
Hangi kıt’aya giderse gitsin şahit olduğu ayetlerin ibretine kanıyordu
Zaman ve akıl, ruh ve irade, sevgi ve fedakarlık ufkunda tefekküre dalıyordu
Hiç bir beklentisi olmadan ve iltifata bel bağlamadan kalem ve kelamın vecdiyle fikirlerini aktarıyordu
Hak ve hakikatin hassasiyetine sadakat göstererek, hezeyan ve laf-ı güzarlığa itibar etmeden yaşamanın vakarına inanıyordu
Mustafa Cilasun