0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
416
Okunma

Gönlüm ...
Hicranın arefesinde
Halin esintisiyle ahengi ararken,
Mana muhayyilesi, bir hasret olarak gün yüzüne muhtaçtı.
Üstatlar...
Rahmetin şerefine nail olurlarken
Hayatlarını hasrettiği dava enginliği
Evrenselliğin güzelliklerinden ibretlerdi
Yüreğim...
De hissettiğim ne varsa
Akıl ve iz’an kefil olmaya hazırsa
Mesnetsiz hezeyanlar cehaletin olunca
Din adına ahkam kesenler haktan uzaklaşınca
Rivayet ve bağnazlığa iltifat ederek akideye musallat olursa
Hakkı tespit, batılı ret etmek için edebi, nezaketi, irfanı sapık diye tanıtınca
Maslahat ve kaygılarını din ve iman hassasiyeti, kutsiyeti diye pazarlamaya kalkınca
Geleneksellik adına, iktidar hırsıyla fıkıh ihdas eden ve her dönem zat-ı devletleri için hüküm vaaz eden belam lara bakınca
Derin bir hüzün hissediyorum fakir halimde, ümmet-i Muhammedin bu kadar vahim hali, gaflet ve asabiyetin aşikar olan zafiyeti hatırlanınca
İşte o vakit...
Cefa aşk idi, safahat zilletti.
Uykuya hasret gözler mihengi için
Ne büyük güzellikte nazar ederken, hüzün en büyük bir şevkti.
Sevmek...
Onu bilmek...
Onun için nefeslenmek...
Ne muazzam bir şerefti...
Yazmak...
Onun için yanmak...
Bu uğurda yaşamak...
Ancak böylece anlamlı olmak...
Canı, cananı, sevdayı, hülyayı aşkı hal içinde vakfetmek...
Bir yaprağın...
Hiçliğinde ki bu ahvalim
Sizler için bir mana ifade ediyorsa...
Onun için ancak hamd edilmelidir...
Tesirin kimden olduğu bilinmelidir...
Mustafa Cilasun