0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
627
Okunma

Ne olur...
Biraz cefakar olsan
Her lahzada şikayet etmekten sakınsan
Sabrın, ilmin, irfanın ufkunda derin bir nefes alsan
Marifeti, hikmeti, edebi, nezaketi, itibarı halin için kuşansan
Miskin dersin, alay edersin, fırsatçılarla mukayese edersin lakin kendini ne kadar bildiğini umursamazsın
Saatlerce aynanın karşısında bakım yaparsın, dışarıya çıkmadan olmayan kişiliği nasıl ve nerede bulmak için çırpınırsın
Hiç...
Sormadın
Bir lahza olsun duymadın
Ne yazdımsa okumadın, yırtıp attın
Biz bu kadar mı yabancıydık, nedir bu hıncın
Haksız yere yargılamayı meşru mu görüyor yoksa inancın
Dinlemek, sabırla ve nezaketle tahammül göstermek hakkı değil midir masum olan insanın
Bilmem ki...
Neden hiç anlamazsın
Nasihati, irşadı, ibreti hiçe sayarsın
Hiç bilgiye ihtiyaç duymayan o zafiyetlere niye kanarsın
Yaşamak için çalışıyoruz diye, kazancından fazla borçlanıp sızlarsın
Hiç sormazlar mı adan olana, bu tercihi sen yaptın, bedeline de katlanmaya razı olacaksın diye
Mütemadiyen eşten, dosttan borç istemek niye, bu kadar sarfiyat yaparsan keyfiyetin ceremesi senin zafiyet ve hesapsız cür’etinde
Sedası...
Ne müthiş bir ikramdı
Ne vakit aklıma gelse gönlümde yaşardı
Anlatamadığı, sır gibi sakladığı derin bir hicranı vardı
En çok andığı, gözleri gülerken duygulandığı arzusuna kavuşamadı
Sık dokuyup, ince eleyen bir mizacı vardı, lakin beklentileri umduğu gibi çıkmadı
Amansız bir hastalığa yakalandı, ne kadar dünya adına hevesi varsa huzur içinde yaşayamadı
Mustafa Cilasun