13
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1257
Okunma

Yüksek ökçeli bir sessizlik ve hayli yüksek bir rakımda…
Tokalaştığım ayak sesleri yine yalnız kılan
Hayli de tedirgin bir milat;
Doğum ile ömür arası;
Sevda ile kin
Ve güzel ile çirkin…
Miadı dolmuş dercesine hasretin
Yine de kavuşulası bir aşkın özleminde
Hayli titrek sesi mağlubiyetin:
Fazlasıyla nemli,
Hayli kırılgan
Çok ama çok ses(n)siz.
Düş kırıkları batan,
Yana yakıla olması gerekirken feryatların,
İklimlerin sırıtkanlığında,
Ekemediğin umutların:
Nasıl nasıl da dertop vicdan;
Fazlasıyla da nüktedan yürekteki yangın,
Noksan bir yerleşkenin
Toz konduramazken yine mabedine,
Belirteci sezgin hislerin,
Ayrımındasın belki de…
Hele ki yok mu o git-gellerin;
Durağan bir istikametten
Devingen bir rahmete bağdaş kurup da
Ismarlamadığın hüzne de selam çakarken
Yorgun müridi,
İzleklerde yüklü,
Sağdıcı yine hazan,
Yorgunsun sen de, derken,
İsyanlarına sığınıp,
Dilediğin tövbelerde,
Dilemediğin onca ölümde,
Bilfiil mağdur olsan da
Hep ama hep Hakkın rahmetine boca ederken.
Yüreğin fıtratından da eksik etmediğin
Sevgiyi mademki baş tacı yaptın,
Ağlama artık, git başımdan dercesine
Koca evren…
Gerisi yok aslında,
Hele ki başı nasıl nasıl da k/ayıp ezelden.
Yine de dur, gitme nidalarında Tanrı’nın
Sırtlandığın dertlerin dermanında mademki saklı
Niyazında ettiğin sayısız tövbe,
Kınında işte, görmez misin?
Bilmek istersen gitmeden;
Sükûtu diledim az evvel,
Ölmezden önce.
5.0
100% (22)