1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
570
Okunma
HEVES
Zor aşkın sandalına U dönüşünü yaptıran kayalıklarda
yemin bozanlara karşı
şafağın sabır taşlarında göz bebeklerimi morarttım.
Neyi hak ediyordu, bütünleşme kelimelerinde eylemin can alıcı harfini kesip
bırakan.
Açık kalbin düşlerinden gerçeğin şevki kızıl korku paydası yüksek
boz intikam havası çıkaran
göbek taşı terli çocukların yüzünde
parmak izim buz gibi
sustum.
On bin yıl sonra o sesin içine sevgiliye çizili çiğdeme dokundum
yazı yoktu.
Aşk susunca parlıyordu güneşin katli
mızrabın ıstırabı kırlangıç çığlığı eşliğinde
göğü bozuyordu inançsızların hamamı
bir tuhaf inkardı yine bütün hatıralar
geçmişi yanıltmak için yaşıyorlardı sanki aşkı
sustum.
Turkuaz çinideki o çiçeği öpmez mi insan
son çizgide yağmurları kucaklamadan
susmadım
taştaki yeminin gözlerine dokundum.
Yeniden ölmeye hazır değilim.
Sana çağrılabilen bir heves buldum.