3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
891
Okunma
Hep borçluyum...
Bi kahve sana
Sonbaharla aramda inkar edilemez gizli birşeyler var
Adını koyamadigimiz
Doludizgin bir şey
Kızıl yaprakları supuren rüzgarı kiskandigimdan
Dusen bacalara aldırmadan firladim sokağa
Geçen gün...
Yine miadı dolan şeyler acıttı da
Unuttum gibi yaparak devam ettim
Yolun yukarısına doğru
Hani beni eve bırakırken geçtiğin o dörtyoldan hızla gecip geldim
Camları bugulanmış fakat kimsenin bi parmak bile degdirmedigi kafeye
Her zaman ki yerime geçip
-evet her zaman ki diye bi yer edindim
Bu iyi bisey
Farklı yerlere oturmak orayla bağımı zedeliyor
Çok obsesif az depresif hallerim bunlar
Endişelenmeye mahal yok
Sonuçta ölmüyorum-
Kederim izin verseydi kırk yılı aşardı hürriyetim
Sonbaharın boynuma boğazıma elime ayağıma
Nazikce sardığı prangalar var ya
Demi damağımda ince belliye mahkum etti beni...
Oysa ne çok isterdim
Kahvenin kokusunu hatrıyla harmanlayıp
Bir dostun yoluna sermeyi
Hüzünlü baharın elveda bezeli ayak sesleri yaklaşmışken
Kurduğumuz yamalı düşleri kaybolur bu kentin
Canımızı yakan her şeyden uzak
Susmalı sadece
Uzun sessizlikleri dumanından tanırız
Harflerin egemenliğine bir baş kaldırıdır yalnızlık
Kac kişiyle yalnız olunur ki...
Kaç gülüş batar içimize
Yakında çok yakında
Caddeler boyunca yalancı duraklardan her yolcu
Sahte mendiller sallayacak ardımızdan
Gölgeleri karışıp birbirine yiterler buldukları ilk kapıdan
Med cezir gibi mirim bu olanlar
Geriye kalan dostluktan bi tortu
Yerleşir en sevgili yerimize
En iyisi mi sen gel
İki damla sakızlı kahve
Biri orta biri sade...
5.0
100% (8)