10
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2198
Okunma

I.)
- Hiç kimse alınmasın, anlayanadır sözüm
Karanlığın içinde, günden yanadır sözüm.
Meramım hâl bilene, kelâmım anlayana
Geçmişten bir şikayet selâmım, anlayana –
II.)
Bir alâmete binmiş giden "Ey Türk Gençliği"
Tarih hîcap duyacak yazarken bu hiçliği.
Kuyunun dibindesin, gök; kuyu ağzı kadar
Ne kadar medeniysen bakışın o kadar dar.
Sen ki asil bir ırkın mirasıydın, unuttun
Uyan! Sen geleceğin zîyasıydın, unuttun.
Edep küfrün peşine düşmüş nasıl bir yarış?
Uyan! Pazarlıyorlar yurdunu karış karış.
Ecdadının kemiği sızlarken Sakarya’da
Sen günü gün edersin Kemancı’da, Laila’da.
Hem fetihler yaratan Fatih’in torunusun
Hem örfünü unuttun, hem ahlâk sorunusun.
Yabancı dilin Türkçe, “hello” merhaban olmuş
Selam veren küçülmüş, gözünde yaban olmuş.
Küçülmüş hayallerin, pop starlar ilahın
Kalem neyine lazım; hip hop olmuş silahın.
Kim kimin kuyruğuymuş, kim nerde kimle çıkmış?
Çok büyük marifetmiş, kim rüküşmüş kim şıkmış.
Vatan millet Sakarya demekse tüm marifet
Biz de diyelim ama bir zahmet bir tarif et.
Bilim senin neyine ay sadece bir uydu
Ama bil ki üstünde gezen Allah’ı duydu.
Sense uyu uyanma, nasılsa sallayan çok
Uyandırmazlar korkma; uykunu kollayan çok.
Ama mazin rahatsız, uyan be; uyan artık
Viyana’dan vazgeçtik özüne dayan artık.
Uyan "Ey Türk Gençliği" vakit çok geç olmadan
Damarındaki asil kana zehir dolmadan.
14.09.2004
Çanakkale