3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1027
Okunma

sararmış eski bir kağıdın
üzerinde birikmiş anılarımın tozu
soğuk esen rüzgarların puslu denizi
vurur dalgalarını kıyılarıma ruhumun
uzun gölgelerim kısalır iki büklüm
çıkmaz sokaklarında cesaretin damlası
damlar okyanusuna soluksuz yüreğimin
damlar esaretimin gizemli yarasına
bir başka pazar ertesi sendromuna amade
ağlamasın insanlık derken asılır yüzüme hüzün
hiç usanmadan öylece yorulmadan
nefretsiz öfkesiz bağrında gizlemeden
ışık tutar annem karanlığıma şefkatle aşkla
davul gibi ritmi ritmine
ulaşır atmaya başladığında yüreğim
kursakta beyaz bir güvercin olur
kanat çırpar gökyüzüne
boğulur güneşler denizlerde
gökler de yaslı ay’ların şavkı ışıldar
yansır gözbebeklerime zamane içinde
geçmişten geleceğe koşarak kayboluşlar
kapısı kilitli odalar da soluduk evreni
bir başımıza
kim bilir kim de anahtarlar
nerede saklı
yürekte aralanamayan kapılar
yazılır duvarlarına
duvarlar çatlar yürekler kapı duvar
illa itiraf mı etmeli
hani yalandan aşk yoktur desem
yürekler gücenecek
susku ihtimalin en iyisi
ne onlar
ne sen
gücen...
5.0
100% (4)