1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1030
Okunma
Kurban edilmek
Uzun zamanların kazandırdığı alışkanlıklara
Ne ser ne ser meselesiyle
Her verilen karardan pişman olmak
Kendimi anlatıyorum dinle
Kalktım gittim
Oturamadım o kırık dökük taburesinde aşkımın
Kalan bir damla gurururum ağırdı bedenime
Sende bir kıvılcım kalmıştı yaşanan onca beladan sonra
Açamadık yüreğimizi yeni yangınlara
Gücümüz yetmedi
Şarapsız manzaraları bir garip balkonumun
Yemyeşil ağaçlar gri
Sonsuz bir bulut deryası başımda
Göz bebeklerim beyazlamış
Yas tutsan neyin yası
Sorsalar söylemeye utanıyorum
Yuvasını İzmir’de bir kalenin burcunda bırakmış
Göçmen bir leyleğim
Göçecek yerim yok
Derdime anlatmaya dostum yok beyaz kâğıtlardan başka
Bak ne desem aklında tutuyor
Bir tek o kâğıtlar ki ne yazsam bir bir biliyor
Birde yatağım
Ne zaman yitirsem bütün gücümü
Sarılıyorum yatağımın soğukluğuna
Yalnız o kucağını açmış
Benden hiç bıkmıyor
Değdi mi gurursuzluğuma
Onun bunun ağzına da laf verdik
Adımızı çıkarırlar iki dakikada
Sevenim var ama sevmeyenim de az değil
Ne kahkahalar atılmıştır arkamdan kim bilir
Bazı geri kafalılık krizlerimin dışında kızamıyorum sana
Sevmenin suç olduğu yüzyıllar çok geride kaldı
Sokakta bir kibritçi kız bulsam
Onun gözleriyle ağlasam
Utanıyorum senin için ağlamaya
Ahiret gelir şikâyetçi olur gözlerim diye korkuyorum
Ağlamıyorum
Ölüm zamanı akrepler gibi
Son gidişimin anısına bir şiir yazıyorum
Son kez kıyaslıyorum bir kâğıdın üzerinde ikimizi
Son kez sana hoşça kal diyorum…