BeklemekKuşların seyrine dalmış bir çift göz Ve onun meftunu bir yığın toprak Sulanır her sabah gözyaşları Sol yangın yeri Hariçte sönmeyen köz Ey baharın ihtişamlı gelini Ey dorukların nişanlısı nergiz Uyan artık, uyan da bir bak! Nasıl da konuşmaya utangaç fersiz söz Hasreti düğüm düğüm ağaran saçlarımda Görüyor musun sen de ? Gene ay doğuyor suya kanmış kavaklarda Ne bencil bu kavaklar Suyun hükümranı gibiler mağrur ve de dimdik Oysa ki onları emziren toprak kurumuş Kurutulmuş bağrı besbelli Nankörlüğün böylesi yazık , çok yazık Tabiat da insana uydu , pek cingöz Bir nehir akar içte Aktıkça ağlar, ağladıkça çağlar Kısmet bu ya Hep eylül yaprakları sararıp gülistana düşer Güneş küsünce akşama ışıklar da söner İşte o zaman büyüdükçe büyür gözlerimde Masum cellad -ı ömrün müsebbibi akşamlar Ne söylenecek söz kalır Ne de yorgun bedene taştan yastık Gel de sırrını bul bu ömrün manasını çöz Yine bana benden kalan miras kül, köz Naçar beklemek... |