Mendil açtı bizim parkın önünde.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?
Zabıtalar gelmeden park yönünde.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Ağlıyor, inliyor, yüksektir volüm.
Sarardı da soldu zavallı gülüm.
Açlıktan eridi, kaldı bir milim
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Geceleri sokaklarda yatıyor.
Gündüzleri kağt mendil satıyor.
Martılar acıyıp simit atıyor.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Ömür denen şeyi verdi törpüye.
Hasret kaldı çalı ile çırpıya.
Vah garibim döndü sanki kirpiye
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Sorma gardaş ona ‘’Halin ne?’’ diye.
Ya sadaka, ya da ver bir hediye.
Sermayeyi yüklemiş bak kediye.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Görüyorsun garibim nasıl fakir.
Üzüntüden gülüyor kıkır kıkır.
Cepler delik, kasa dersen tamtakır.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Oturuyor merdivenin ucunda.
Ne üstte var ne başta, avucunda.
Gözü kaldı tavşanın havucunda.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Dilenciye cigarayla çay verin.
Tulum verin, kemençeyle yay verin.
Hele biraz kurbandan da pay verin
Şu fakire bir sadaka yok mudur?

Bu dilenci fazla kendine hastır.
Dilencilik üstüne yaptı mastır.
Haydi gardaş sen de parayı bastır.
Şu fakire bir sadaka yok mudur ?

Böyle verdi fetvayı Sami Hoca.
Haydi gayri parayı edin boca.
Hiç olmazsa bulun ona bir koca.
Şu fakire bir sadaka yok mudur?