8
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1294
Okunma

Azat ettiğim bir mısradan çok öte bu kez;
Serip sereceğim yürekten sızan asılsız kıvamsız
Bir acıdan medet umuyorum:
En ruhani iklimde devrildikçe aklın köprüleri,
Sığınıp sığınacağım gölgelikte peyda olan
Adsız resimlere rast geliyorum:
En kısık nidasında bile sen saklısın evrenin,
Çatık kaşlarınla vurgun yiyen kaçıncı nöbetin esaretindeyim
Kim bilebilir?
Noksan varlığım,
Cenup badirelerle yolu kesilmişken benliğin
Hangi teyakkuza rest çekmeli ki,
Dediğini duyan o fısıltıda ikrarı
Tüm müebbet iklimlerin,
Fazlasıyla nakşeden hazin bir hatırat
Yine temsili yükümlülüğün.
Fazlasıyla aciz,
Yitik alabildiğine
Hele ki yol başında biten iniltilerde coşan
Bir ihtilal benimki.
Görmeden görmeye çıktığım insan pazarında
Hangi külfet ise bin bir imin derdinde,
Yoksunluğa teslim ettiğim sevdanın
Yanık ucu yine tüm sefaletin hüküm sürdüğü…
Mensup olduğum hangi illet ise,
Bağdaş kurmaktan geri duramadığım
Duygu simsarlarından çaldığım ahkâmlara gizlediğim;
Zaman zaman dilendiğim
Belki de en hoyrat güftede darmaduman olmanın da ötesinde
Sezilerime peşkeş çektiğim mabedim iken
Serzenişi ayyuka çıkmış kırık cümlelerin.
Biriktirdiklerimden ibaretim:
Azıcık hazan azıcık kırağı çalan
Yetim bir şarkı.
Biraz da yalnızlık:
Hatta fazlasıyla,
Layığı ile yaşamaksa ne gam,
Demekten gayri kim bilir
Yüklendiğin onca acıdan
Kanıksadığım meftun yüzleşmelerle
Kıble bildiğim sevdanın sitemkâr mabedi…
Yine sakıncaları kadar ihlali de
Uzağımda ve serkeş bir tınıda raks ederken,
Azıcık da defolu yüreklerden sızan o irinden
Yoksunluğun tesellisi ile
Erip ereceği huzurda nöbete durmak iken sancılı iklimlerde
Koyuverdiğim hangi yükümlülük ise
Başım gözüm üstüne bir minvalde
Kıstırılmışlığımdan öte
Biriken elimde avucumda,
Tınısını yitirdiğim şehrin en karanlık köşesi
Yine sığınak bildiğim gök kubbeden ayrı düşmüşken
Tüm delillerim;
En azından yaşadığıma dair.
5.0
100% (20)