2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma
AHH MARAKEŞ!
Geceyi almışken koynuna sabah/ pek çok vefasız aşk gibi onuda yok edecekti içinde/ müsade edilseydi tam ikisinin arasındayken duracaktı dünya/ onlar sadece dallarından çiçek toplayanlar değil ömürlerini bir eden iki aşıktı/ dünyaya karşı ilk dik duruşları hayallerinde gizliydi/ kadın kırmızı kent Marekeşin adam ise Venediğin tutkunuydu/ lise öğrenimlerinin bitiminde evleneceklerdi böylelikle iki hayali gerçekle paylaşacaklardı/ tam da evlenecekleri yıl annesi bedenini toprağa teslim etti kadının ve evlilikleri de ertelenmiş oldu böylece/ kadın babasıyla bir başka kentin yolunu tuttu/ adam ise işte orada tanıştı gecenin hüznü ve hasretin ağır yüküyle/ o yıl ikis de üniversiteyi kazandı ve bitirnce evlenme kararı aldılar/ dünya tüm sıradanlığıyla kötü yüzünü göstermeye devam ediyordu/ acılar vagon vagon taşınıyordu/ kadın acı bir şekilde tecavüze uğradı aradan bir yıl sonra/ ve tecavüzcüsü ile evlendirelecek kadar büyük bir acının yatağına bırakıldı/ artık kadın da adam da gecenin koynuna girmektense günün kızgınlığında yanmayı yeğliyordu/ kadın elemle sevişirken bedeni ağuları özümsüyordu birbir/ ve sonunda kanser illetiyle oda bir etti toprakla kendini/ adam ise kendisiyle birlikte sildi dünyadan iki kenti bu hafifmeşrep dünyadan// kadın topraktan çıkan bir şiirdi adam ise toprakta yaşayan bir şair/
Kırmızı bir kente sığınıyorum
Unutmak seni,
Marakeşte bilmediğim bir lisanda,
Adın olmuşken ,
Senden kaçmak.
Hiçte güç değil aslında;
Kollarıma yapışan,
Sokak hikayecilerine aldanmam.
Hani tenin silinmiş ya dünyadan,
Bu kırmızı güneşin altında,
Bu kırmızı hasrette,
Ve ölümümün tescili bu kentte.
Şimde neye fayda ?
Ahh! Bu kırmızı
Marakeş!
Ve
İçimdeki kırmızı sevda...
5.0
100% (2)