14
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1031
Okunma

dilinin altı da üstü de dikenli pis bir tarla gibidir
tene batıp da dururken hep çıkar sonu hiçliğe
o katmerli oyunları hiç bitmez ki onun her anı pusta
kahırları ekip de kopar gönül bahçesinden
sonra da zevkle külünü göklere savurur haspa
sessizce yolcu edileceğin zaman bu fani evrenden
o mahcup rolünü tez de döndürür şirretliğe
kaçık o beyniyle hep hileli bir duruşu sergilerken
kaçışta dökülür eteklerinden arsızlığı
kaypak bir bardak gibi kayıp da gider ya elinden
ruhunun vefasız edepsizliğinde kalır çırpınışları
karakterine çok iyi uyar o bulmuş olduğu gölgesi
tıpı tıpına da aynı edepsizliktedir hep eşek saatinde kalırlar
cehennem mesafesi kadar da yaklaşır ferman
o yediği halt zakkum gibi yakacaktır yüreğini her an
bu güne dek kaç vuslatı daha acımasızca katlettiği bilinmez
firakın zerresi bile ortalarda hiç yokken
bakın da görün ki tüm onca habis kirleri
tek tek çıkar ortaya sır gibi tutuğu o içinin de içinden
bu onun kör bir intiharıdır illa müzmin bir yarayı kaşıyan
irinlerini akıtıp da durur hiç durmadan
hep biraz daha diyen istemlerin gelir de o an akla
o sinsi arayışlarını da hiç silinmez içinizden
baştan beri kaypak güreştiğinden ötürü
belki sizinde biraz bu işte mutlaka vardı hatanız
eğer ki sizin de sakinlik iksiri gibi gelen o çekinceleriniz olmasaydı
şu an nefes alabilir miydi onu siz bile bilemezsiniz
koruma içgüdüsü ile adı ayyuka çıkmasın diyedir her şey
bu yolda her bir şeyinizle de sakat ve mahrum kalırsınız
kapkara günahlarını temizler o naçar yüreğiniz
ardı
edep ve haya idi
birliktelikte en mukaddes yöndür tek aradığınız
bir zamanlar senin için ben ölürüm ne olursun beni bırakma
diye krizler geçirip de ayaklarınıza kapandığın da
ve sana bu aşk geçici değil sonuna dek bakidir
dediği adamın tüm hayatını da utanmadan çürütür o kafir
söylemesi gerekenleri nedense hiç ona diyemezsiniz
çünkü utançtan incinmesini asla ve asla istemezsiniz
sözün kıssası o bir kadın
ne zehir zakkum hikmetse hiçbir zaman da ona kıyamazsın
gönül dosyanda hep kapkara bir sayfa olarak kalacaktır
kapını çalıp dururken hakikat yüklü has mı has gönüller
sen gel diye bir tek ona açmıştın o gönül kapısını
çamura gömülürken son anında tuttun ya ellerini
içini çürüten kirlerini de pirüpak temizledin
birde o pas tutup körleşmiş olan yüreğini
kırarak zincirlerini o aşüfte davranışlardan arındırdın karakterini
insan içine çıkılır bir hale ve duruma gelir
gelir ama işi bitince de bir tilki gibi de sıyrılıp kaçar
hiçe sayarak tüm kaybettiğin ile zaman ve emeklerini
denir ki ya hiç sığınma yaydın bu yufkadan da yufka saf yüreğime
ya da bari onu tümüyle söküşte de ateşlere atmasaydın
ve o sinsi gülüşünü de ortadan kaldır artık
sıktın artık yeter be bil ki sabrımın en son nefes indeyim
hiçbir şeyinde de bundan gayri olman da mümkün değildir senin
koparıp da git seni bana bağlayan o mukaddes bağları çıkıp da önüme
zaten bir gün mutlaka çıkacaktır o eninde sonunda karşına
peki baka bilecek durumda olacak mı ki o senin yüzüne
o anda gözlerini tiksinerek çekersin onun o nankör gözlerinden
içinin içine her an hicranlar aksın diye
kopardığı bağları elinde kalıp da vicdanıyla prangalaşacaktır
o günahkar ruhlu yüreğiyle
yeminler olsun ki onun bundan gayri
karşına çıkıp da asla ve asla tükürülmez bile o nankör iki yüzlülüğüne…
dersin ki meğer ki sen hiçbir şeye de hiç değmezmişsin be kadın
anladın…
(18.08.2016) AZAP…
5.0
100% (19)