3
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1621
Okunma

Hani bana kız kulesinin elinden tutturacaktın,
Ey saçı sakalı ağarmış istanbul
Kumkapı kadar anason kokuyorum bu gece
Ve senin bütün sokak lambalarının dilinde nihavent besteli ıslıklar
Tesadüfen selamlaştığım her çalgıcı,
Öl diye işaret ediyor denizi
Bilemiyorum hangi sokağında vursam kendimi,
Kapı isimliklerinde bu aşkın parmak izi
Mevsim kaç renk gülümsese de
Yağmurlar bildiği tonda yağarmış
Cemreler düşlerimize düştüğü vakit,
Yedi tepede tek gökkuşağının
Kulağına gözyaşlarımı fısıldayıp
Hani bildiğim bütün küfürleri bana unutturacaktın
İçin acır mı senin de,
Gözlerimin kan çanağını deniz sanıp,
Kanat çırpan martıları seyrettiğinde
Oysa üşümesin diye yalpalayan,
Her kaldırımın üstünü yıldızlar ile örtecektim
Oysa ben dalgaların yalnızlığına dayayıp sırtımı,
Bir içimlik deniz kokusu sarıp,
Kız kulesini öksürtecektim
Tutamayacağın yeminler edip bir daha çağırma beni
Yanağında ırzı kırık gecelerden kalma morluklar
Aşık olabileceğim hangi güzelliğin varsa,
Akşamdan kalma kelimelerle tükrük saçarak konuşuyor
Saçlarından tutarak boğaz’ı,
Martı kanatlarının beyazlığı ile yüzleştirmek istiyorken
Ben gönlüme danışıyorum,
Gönlüm sana danışıyor
Ey renkli mumları bile yatsıya kadar yanamayan istanbul
Hangi öfke ile ceketini omzuna attırırsın kız kulesinin
Dahası anadolu kokulu bozlaklar düşer diline
Yağmurlar canhıraş martı çığlıklarıyla sohbetteyken herşeyden habersiz
Son kez boynumu bükerek yüz eğiyorum sana
Bana günahsızmışsın gibi bakma bir daha
Ya saçlarının kokusunu içimde saklayayım,
Ya da her yalanına inanıp ölümüne koynunda uyuklayayım
uytun .........