3
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1705
Okunma

Öyle uzaktı ki aşk,
Uykulara benim yerime gözü yaşlı bulutlar koyuyordu başını yastığa
Ana kucağına tam da bütün pişmanlıklarımı yatırmışken,
Ve toprak kokusu ile göz göze gelmişken birden bire
Bir kadın siyah saçlarıyla boğuyordu düşlerimi
Karanlık üzerimi örttükçe
Masal fısıltısı bekledim yıldızlardan
Oysa ay,
Düşünceli bir geceye sokulmuştu usulca
Yüksek topuklu yarasalar kaldırım kenarlarında rujlu izmaritler biriktirmişken
Ben ağlamaklı masalların serinliğinde üşüdüm
Yüzsüzlere yüz vermediğim içindir,
Hep yüreğimden öpülerek ölürüm
Güneşe sokulup aslında gecelerin fazlaca masum olduğunu,
Fısıldıyorum usulca kulağına
Bildiği doğruların yanlış olduğunu öğrenerek yıkılıyor
Ama kanıma dokunuyor
Bir kadın,
Cenabet salalarla gömüyor duygularımı
Toprak yakasına yapışıyor mecazi gözlerimin
Ve kirli yağmurlar içinden geçiyor bembeyaz bulutların,
Sıkılarak
İki büklüm içime düşen bir çocuk
Ki göbeğini kendi keserken ağlamıştı hep
Nice ölümlü aşklar pazar tezgahlarında
Dikenli tellere takılan saçlarını yoluyordu
Kaç asır lazım unutmak için onu ?
Veyahut kaç asır sonra yağmalanır haremi ismetinde sadakat ?
Söylesin,
Uğruna ölünecek son dua var mı bana dair ?
Bir kadın,
kaf dağına galiz küfürler ederken
Elvan kanatlarımla
Uzak sevda ülkelerine süzülen anka idim
Çalıntı düşler bıraktım bir serçenin yorgun bacağına
Ne yazık ki iletilmek üzere yolladığım
Bütün mektuplar pulsuz,
Ve üstelik pusulasız naraların atıldığı
Bütün sokaklar çıkmazdı
Şimdi farkındayım,
Ya ben çok yalnızdım,
Ya da yalnızlığımın kimsesi yoktu
...............
uytun ............