1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2706
Okunma

Suskunluğun, ecelin yanağına dokunuş
Zifiri bir gecede, azar azar yok oluş
Kangren bir yürekle, bir gövdede yaşamak
Can çekişen bir düşü, avucunda taşımak
Uzaklaşmak kendinden, kırık dökük sal gibi
İki dudak arası tükenmek, masal gibi
Kumdan kaleler kurmak bir fırtına ömürlü
Savaşmak kâbuslarla, her vakit, türlü türlü
Sen sustukça kıyıya vurur ölü balıklar
Deniz susar, kum susar, küser kalabalıklar
Gökyüzünü siyaha boyar kör bir boyacı
Görsen mavisi yitik, bilsen ne kadar acı
Güneş ürkek, tedirgin, ay karanlığa tutsak,
Takvimler yara bere, gün aksak, gece aksak
Çocukların yüzünde yetim bir kimsesizlik
Sevgiye, şefkate aç, dili lâl bir sessizlik
Suskunluğun bir deprem, bir yangın, bir heyelan
Zamanı sokan akrep ve zehirli bir yılan
Susma yâr, vurulmasın, kanamasın çiçekler
Papatyalar, zambaklar çok acı çekecekler
Susma ki karanfilin, gözü yaşla dolmasın
Susma, gülün yüzünde tebessümü solmasın
Yeşil dallar, yapraklar göç etmesin sarıya
Susma, umut bayrağı çekilmesin yarıya
Harabeye dönmesin, yalnızlaşmasın şehir
Ekmek, su acımasın, ömrüm olmasın zehir
Suskunluğun, ölümün yanağına dokunuş
Susma Allah aşkına, susma ne olur konuş
S.U.
Serkan Uçar
07. 07. 2016
5.0
100% (2)