2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1563
Okunma

Açığa çıkmaz en uysal acılar!
Yıldızlar söndü
Gök yarıldı, toprak koktu
Ağır ağır indi ihanetin kokusu paris e
Zılgıtlar kuşandı,
gökyüzünün sonsuz yaşını
kara gecenin Kalles bedeninde...
Paris sessizce uykuya daldı
Şimşek gibi yüreklerimize düşen gidişinle
Başı dik özgürlük soluyan yoldaşım
Yalnızlığımın,
hükmüne düştü ayrılığın
iki düş arası sarıp sarmaladığım.
Bulutsuz bir güneşin
merhametli sıcaklığında
Yoruldu göğsümde
alaca bir ceylan
İçerimde çaresiz bir yangın
Yakıyor geceyi,
soğuğu ve yalnızlığı.
Ay yürekli Sara
Hep o essiz görkemli duruşunla
Bulutların en tepesindesin
Özlemleri büyük,yüreği büyük,
Güneşin aleviyle süslenmiş
Umudun yaratıcısı sara..
Yine hasretin gelip dayandı
Sol yanıma
hangi gecede Yiğittir ışık,
gözlerinden öpe öpe kaldırır ayağa umudu
Ateşin mevsimi soğuk,
külün siyahı savruk
Yanık dört bir tarafı
bu hain özlemin
Bıçak gibi kesecek umudu yokluğun..
Hani gelecektin bir gün
Gök yüzünün umut kokan maviliğinde
Gün doğumu gibi girecektin içeri
Hani çocuklar,
bir daha ağlamayacaktı
Dağkapının varoşlarında
Umutları yarım kalmışlara
Baharlar ekecektin yıldızlar yalınlığında
Şiir tadında mısra mısra
Munzurlarda.
*
Hep ayrılıklarmı gelip çatacaktı
bu naçarlığıma,
yeni acılarmı eklenecekti acılarıma
devrimin yiğit kızı.
Ağır geliyor hasretin bu yüreğe
Küle dönmek için
isyana dönüyor yüzüm
yüzümden çekip aldıkları o gülüşüde
soldurduktan sonra
yaramın kabuğunun altında
geceyi terk edip gitme saatidir.
bilmeni istediğim
tek şey hasretin
Yakıyor cenneti,
baharı ve cemreyi
acığa çıkmaz en uysal acılar
Tuz basıyorum
kabuk tutmaz yaralarıma...!
02.07.2016 A.ALKIS
5.0
100% (1)