1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1562
Okunma
Yalnızlığın verdiği huzur
Kalabalıklarda bulunmadı hiçbir zaman…
Deli insanların deli gözlerinden
Zehirli oklar yayılırdı hep…
Suskun kalmanın sıkıntısı
Galip gelmedi hiçbir zaman
Boş konuşmanın verdiği
Geçici keyiflere…
Oysa,
Keyiflenmeyi oturup sıkılmak bildik;
Bir vida gibi geçmişimize,
Bir kelepçe gibi sevdamıza,
Bir kördüğüm gibi davamıza!...
Oysa,
Bir davamız bile yoktu!
Uğruna kan ağladığımız şey,
Kan çanaklarımızı doldurmadı belki
Ruhumuzu beslemeye…
Ama gözlerimiz şahitti
Kan çanağı donukluğuyla,
Dolmuşluğuyla,
Gözyaşıyla ve,
Göz göz olmuşluğuyla…
Yalnızlığın verdiği huzur
Kalabalıklarda bulunmadı hiçbir zaman…
Bilgiç insanların bilgiç sözlerinden
Zehirli iğneler yayılırdı hep…
Kendini bilmişliğin zirveleri
Saman balyalarının tepelerine
Pisleyen kuşlarındı!...
Oysa,
Biz kendimizi bilince
Temizleniyorduk!
Uğruna savaştığımız şey,
İki kelime etmeden anlaştıklarımızdı!..
Susunca ve susarak arınıyorduk
Ahır kokularından!...
Ve saman çöplerinden dostlarımız vardı!
Bir tepeleme olmasak da,
Birlikte derilip çatılıyorduk..
Zirvelerimizde dostluk ocağının bacası,
Mütevazi barınıp, sonsuzluğa tütüyorduk...
Az ama birlikte olmanın huzuru
Kalabalıklarda bulunmadı hiçbir zaman…
Biz konuşarak değil,
Tüm koklaşmalar ve kokulardan uzak,
Susarak insanlaşıyorduk!