6
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
865
Okunma
Mânâ yokuşlarında harfbeharf yorulduğum!
Öznesinde kendimi bulduğum şiirler var.
Bazen, tenhalarında ansızın vurulduğum
Sükûtun feryadına dolduğum şiirler var.
Sevginin her tonundan hasret ile sökülüp
Sevdanın tezgâhında çilelerle bükülüp
Aşkın gözyaşlarıyla mısralara dökülüp
Hisleri sel misali saldığım şiirler var.
Kimi vakit ağlayıp kimi vakit güldüğüm
Kimi vakit yaşarken kimi vakit öldüğüm
Kimi vakit dizeye kederle gömüldüğüm
Sayfalarla sararıp solduğum şiirler var.
Kimisini okurken bir hevesle bir hazla
Kimisinde gezindim diğerinden bir fazla
Kimisine gönlümden eşlik eden bir sazla
Hudutsuz hülyalara daldığım şiirler var.
Öyle bir işlemiş ki içime için için…
Şimdi bana sormayın hangileri ve niçin?
Belki de kaybettikçe kendimi bulmak için
Dönüp dolaşıp tekrar geldiğim şiirler var.
Bir duygu ki tarifsiz anbean çalkalanan
Bir derya ki rüzgârsız derinden dalgalanan
Şirin… Aslı… Leyla’nın bendinde halkalanan
Ferhat… Kerem… Mecnun’u olduğum şiirler var.
Duyarım çobanları kavalı yanık yanık
Türküler efkârlanır, içim darmadağınık
İnan ki, hiçliğime bütün varlıklar tanık
Garip, şaşkın, çaresiz kaldığım şiirler var.
Bulutların üstüme üşüştüğü anlarda
Alemin tehlikeye düştüğü zamanlarda
Toprağın kan kan diye tozduğu destanlarda
Çekip kından kılıcı çaldığım şiirler var!
Sanki tüm ozanların gönlümledir hesabı
Kıtalarla, satırla banadır her hitabı
Şu öksüz hecelerin benim tek muhatabı
Deyip cidden üstüme aldığım şiirler var.
Öyle anlar olur ki dile zincir vurulmaz
Taşa dönen kelamın önünde hiç durulmaz
Ve kalem katledilir… Zerre hesap sorulmaz
Ki, saçımı başımı yolduğum şairler var!
18 01 2016 09.28
Salih ERDEM