3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1101
Okunma

Küçük bir şehirdir yaşamadığım
Taş dilinde gece rengi
Ve ayışığı maviliği
Sarılır yalnızlık ezgisi tarihim
Gün bilmez hasretler üşürken ellerime
Baskın saatlerine vuruyor
çocuk zamanlar acısı
İşte böyle kınından sıyrılmış bıçak
kadar keskin
Karanlıklar içinde kaçak
gibi ürkek
Soluğu kesilmiş hayat
kadar kısa
Ve dağlarına uzak
gibi tenha
Düşüyorum sokaklarına geçmişin
Sorgusuz infaz saatlerine
kapılar konuşacak birazdan
Çözülüyorum kendime
Kendimden kaçıyorum
Korkular büyüyor koynumda
Yitip gitmek mesela
henüz varılmayan ülkenin topraklarına
Mezarsız bir gözyaşı gibi
Biraz Cumartesi biraz Plaza de mayo
Yaşamak vardır oysa
Yürümek omuz omuza
Birleşmek aynı denizin ırmağına
Umut diyorum umut
Seni çağırıyorum yalnızlığıma
Hani gelsen alıp gözlerini
Saçların uzun ve kara
Yürüsek rüzgara
Belki esmer bir devrim olur
kızıl gelincikler şafağında
Belki bir başka dünya
Ne dersin..?
(Avaşîn... foto : 1980 D.bakır cezaevini anlatan ve çekimi yeni tamamlanan filmden bir görüntü. Kısa bir rolüm var filmde... Dönemi merak edenlerin izlemesi umuduyla...)
5.0
100% (1)