3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2276
Okunma

Sevgili,
Ey Sevgililer sevgilisi, gönlümün Fatih’ i;
Ruhumu aydınlatan adınla
Cennetin yamaçlarında gezindiğim Sevgili;
Kadem bastın yine şu fakir gönül tahtıma
Efendim, Sultanım;
Safa getirdim, esenlik verdin.
Sensizlikten kuruyon kalbim, çatlayan dudaklarım
Senin tahtındır,
Ve senin tahtın ki; bütün kainattır.
Ben hata ve kusur işledim,
Bildiğim ve bilemediğim her neresi varsa
Amma yerin altında, amma yerin üstünde
Tahtını kurmaktan, yeni düştü her bir yerim.
Ve bende artık böyle diyeceğim
Ama sen, sultan oldun hep gecelerimde
Sultanlık yaptın
Amansız ve vurdumduymaz asiliğe, bürünmüş hallerimde.
Bir baht-ı karayım, bir dilenci ve geda suretinde
Yüz sürdüm, tokmağını çalıyorum,
Senin o şefaat esintilerinin buunduğu kapının eşiğine.
Bir imkan daha ver ne olur
Bir imkan daha ver ki;
Şu alemin, en kör ve zifiri karanlık noktalarında
Senin için yeni tahtlar kurayım,
Ne kadar renk cümbüşü varsa yeryüzünde
Tüm renklerin en beyazında sine’mi,
Taht gibi sereyim yere ve gelip geçenler
Çiğnesin geçsinler, ama ne olur yine Sen gel.
Bastığın her bir yer için
Bu bir Zühre kokusudur diye koklayayım, koklayıp
Beyaz zambakların, yeni bir bahar muştusuyla açışı gibi
Burnumun direğini sızlatayım.
Ey sevgililer sevgilisi,
Bağışla, affeyle beni, yangın var bak içimde
Bugün yardım günüdür,
Ey yer ve gök ehlinin sessiz sakinleri,
Tulumbalar alınsın, yırtılsın perdeler, bulutlar ayrılsın iki yana
Haydi….
Yetişin ne olur Allah aşkına yangın var,
Söndürün alevlerimi.
Bir yıldız daha kaybolacak,
Şaha kalkmış o kutlu ruh devrilmek üzere
Atılan gönül tohumları sarsıntıda
Duymuyor musunuz ey İnsanlık
Bilinmeyenler ordusu, bizi çağırmakta.
Heyecanım, tıpkı ilkler ve ilk günkü gibi
Senden gayrısına eğilmek nedir bilmeyen belimi
Başkasına, başkalarına iki büklüm ne olur Rabbim eğdirme.
Ey Ademoğlu;
Bana okyanuslardan esip gelen bulutlardan
Bir daha sakın bahsetme, ben çok gördüm,
Onlar yalnız toprağı ıslatır,
Bana gönülleri ıslatacak bulutlardan bahset
Bahset ki kalbim çok yaralı, bahset ki bağrım yanık
Derdim Sen, dermanım da Sen,
Bir başkasının dermanı da nedir
Dertli gönlüm
Sen, Sen diye çağlarken.
Ağla Murat ağla,
HİÇ DURMADAN AĞLA,
Ağla ki; gözyaşların coşsun ve çağlayanlara karışsın,
Gözyaşının damlalarından oluşsun deryalar,
Ve buharlaşıp göğün zirvesinde noktalansın,
Arş titresin ve sarsılsın,
Halime nigehban Rabbim de, şu bendelerine seslenerek;
O bulut da ne istiyor senden?
Ve olur da hani belki bir gün,
O ses gelir, bir güvercin kalbi gibi atan kalbime uyanırsa
Yaralı, hicranlı gönlüme ulaşırsa
Şu günahkar başımı öne eğerek diyeyim ki;
Katre katre gözyaşlarımdan cem eden bulutların
Sana hani şu Fakirin
Geceleri sessiz ve tenha bir köşede
İçin için günahlarına ağladığı,
Gözyaşlarının haykırışı ve ikramıdır diyeyim.
Sözlerim, seni anlatmaktan bizar ve yoksun bir halde,
Sözlerim, isminin namıyla, değer ifade etmekte
Senin o eşsiz ve heybetli şan’ın
Şu bendeye, kendi iç alemimden sana olan hissiyatını
Dizelere dökebilme cesareti vermekte ve bu sözleriyle de
Bir nebze ötelerde şefatine nail olabilme derdinde.
Cürmüm o kadar zirve yapmış ki;
Sanki huzuruna çıkmadan evvel
Habibinin, sadık dostlarına beyan buyurduğun gibi
Ve bir hak dostunun da dediği gibi der ve seslerim bende;
“Rabbim! Ben ölünce yaksınlar, kemiklerimi havanda ezsinler
Sonra rüzgarlı bir günde bu tozun yarısını karaya,
Yarısını denize atsınlar ve Rabbim meleklerine emir buyurarak
Dağıttığın tozları topla desin, Rüzgar tozlarımı toplasın ve
İlahi huzuruna getirsin,
Sen sorarsın ki kulum ne ile geldin kapıma
“Senden haya ettiğim için” diyeyim.
İşte şu anda bu satırları yazarken
Haya ikliminden yoksun ve sınırları zorlarken
El pençe divan duruyor huzurunda,
Secdelerimi uzatıyor, seccademi gözyaşlarımla ıslatıyor
Cevşenim, evrad-u ezkarımla sana bir kez daha sesleniyor
Kendimce iniltilerimle, bu da benim vasiyetim diyerek
Belki de o bülbülün bu derdini kendimce dile getirerek
Yinelerken kelimeleri, bu dileğimi huzuruna arz ediyorum.
Ey Sevgili;
Böyle sıradan cümlelerle senden el e-man dilemek
Ve sen ibir nebze anlatmak ve dile getirmek böyle olmazdı,
Olamazdı ama cehaletim üstün geldi yine,
Sen yine de bana Rahmet hazinelerinden bir hazine olan Affını
Şu mücrim gömlüme isminle, namınla, sanınla üfül üfül estir
Ve kalbime nakşeyle.
Pare pare temas etse de rayihalar
Bulaşır belki cismaniyetime de.
Ey Sevgili;
Beni, cümle Ümmet-i Muhammedi, seni sevenleri
Rahmetinle bağışla,
Cürmüm ile geldim, utanma ve sıkılma nedir bilmeden sana ama
Bu sözlerim inşaallah o yüce katında
Makbul ve kabul ola.
Murat AYDIN
28/10/2015… Bursa
5.0
100% (4)