Ey Andelib-i Zişan
yaklaşan zaman kurbiyyetidir
sana duyduğum özlemlerin.
Bir varmış bir yokmuş misali
varlığım ve yokluğum
senin hayalinle özdeş.

Ne zaman dalsa gözlerim
istemem bir kelebek
dahi kımıldamasın.
sana odaklansın tüm zerrlerim
uyanmasın,hiç uyanmasın.

Zamanın fevkinde
çatladı hayallerim.
Savruldular uzayın derinliğinde
arasalarda bulamazlar ya
insansı varlıkların arasında.

Göklerden inen Cebrail
süslemez oldu Hıra dağının
o güzelim eteklerini.
Ne Dıhye kılıklı bir melek,
Ne’de Andelib-i Zişan
Asırlar geçse de kıyamete kadar
asla bir daha gelmeyecek.

Gökler kararır bazen
içimizin aydınlığı ışık verir ona.
Bir güçsün sen,bir ışıksın
asırlar ötesinden içimize yansıyan
bir ırmak gibi durmaksızın çağlayan.

Kaç defa göz göze geldiğin
Cehaletin babası
Leheb’in babası anlamadılar seni.
Nasıl da kaçırdılar o kutsal nimeti.
Sen baktın fakat onlar
gölgesine sığındı iblisin.
Sen Cennetler vadettin onlara
Onlar Cehennemi arzu etti.
Ahh ne bahtsız bir tercihtir bu
Yazıklar olsun,Veyl olsun.

Durmadı zaman yokluğunda
yürüdü yıl yıl,asır asır
Mekke’den Medine’ye değildi göçün
Zulmetten Hayra idi ayaklarında nasır.

Mescid-i Nebevi’de hala durur mu
taşıdığın kerpiçler
o mübarek alınterinle
yeşil halıdan hala yüzümüze
akseden gülüşler..

Kutsallık taşta toprakta mı acep
yoksa kıymet verip
seni yüreklerde taşımakta mı?
Kirlense Kabe’nin örtüsü
yürek kabul etmezken
adını kirletene ne demek lazımdır
Ey Andelib-i Zişan.

Diller konuşur seni
anlatır saatlerce.
Oysa sen yaşanırsın sadece.
Ne dilin keyfiyyeti kadir olur buna
Ne haddimize olmadan
ettiğimiz temcitvari dualar
varır dokunur ruhuna.

Seni anlamak çok kolay
ama yaşamak yürek ister
sevdim demek kolaydır
sevmek bir çaba ister.
Küfür çıkan ağızlardan
kirli kirli duygulardan
beri değilsem seni anamam
ruhunu incitirim bilirim.
Ey Andelib-i Zişan
ve hıçkırırım bir gecenin vaktinde
yapayalnız,kendimle baş başa
Layık değilim diye senden
özür dilerim,özür dilerim efendim...

Talip KAZGI
16 Nisan 2016
Saat : 01:26 /Konya