Nasreddin Hoca deyince hemen hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşur. Gülmemek için kendimizi zorlarız. Kafamızda bir sürü fıkrası belirir. Çünkü Türk mizahının ve kıvrak zekasının en canlı örneğini onda buluruz. Bizleri güldüren, güldürürken dü_ündüren ve bizlere fıkralarıyla ders veren Nasreddin Hoca'yı günlük hayatımızın her yerinde görebiliriz.
Nasreddin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar'a bağlı Hortu köyünde doğmuş, çeşitli medreselerde okumuş, daha sonra Akşehir'e gelerek, orada yerleşmiş. Ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır. Bilge bir kişi, kıvrak bir zeka, ince bir ruh ve müktedar bir konuşmaya sahip olduğunu fıkralarından anlıyoruz.
Akşehir'e yolunumuz düşüpte Nasreddin Hoca'nın türbesini ziyaret etmemek olur mu? Nasreddin Hoca'nın Türbesi bile fıkralara uygun yapılmıştır. Etrafı açık ve direkler üzerinde kurulan Türbeye bir kapı yapılmış ve kapı yada kocaman bir kilit asılmış.
Şehirlerinde büyük, meşhur, bilge bir insan yatar da Akşehirliler durur mu? Onun adını unuttururlar mı? Tabii ki unutulmaz, 5-10 Temmuz günleri Nasrettin Hoca şenlikleri olarak yıllardan beri kutlana gelmektedir. 5-10 Temmuz günlerin de bir hafta boyunca N. Hoca şenlikleri, mizah ve karikatür yar__lar_, göle yoğurt mayalama, eşek yarışları, şarkılar, türküler, folklor gösterileri devam eder.
Fakat adına şenlikler yapılırda Nasreddin Hocamız unutulur mu? Asla unutulmaz..! Nasıl mı? 4 Temmuz günü şenlikler başlarken, ikindi vakti şehrin Belediye Başkanı, Kaymakam, Din görevlileri ve halk topluca N. Hoca'nın Türbesine giderler. Onu şenliğe davet etmek isterler. Hoca şenliği görürde kabirde durur mu? O da kabirden çıkarak halkın arasına katılır. Eşeğine biner halkın önüne düşer, şehir turundan sonra şehrin meydanına gelinir. Hocanın etrafında halk davullar vurulur. Zurnalar çalınır. Tam anlamıyla şenlik başlamıştır. Şehir meydanından arabalarla Akşehir gölüne gidilir. Göle yoğurt mayalanır. Oyunlar oynanır, şekerler saçılır, fıkralar anlatılır. Nasreddin Hoca'yı görmeye gelenler ağırlanır. Bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle şenlikler düzenlenir. Karikatür sergileri, yarışmalar düzenlenir.
Hafta biter de gönlümüzde şenliklerin tadı kalıverir. Amaç, gelecek 5-10 Temmuz umatla ve heyecanla beklenir. Yapılamayanlar bir dahaki seneye umut olur, içimizde ye_erir.
Nasreddin Hoca anılır da fıkrasız olur mu?
Bir gün N. Hoca eşeğine binmiş, yola çıkmış, Eşeğe haydi deh der onu hızlandırır. Eşek güçlü ve inatçıdır. Hızla koşmaya başlar. Hoca eşeğin üzerinde, ama eşeğe hakim olamıyor. Bu durumu gören bir dostu hocaya, "Hocam nereye böyle?" der. Hoca hızla giden eşeğin üzerinden çaresizlik işareti yaparak "Eşek biliyor. Eşek biliyor" der.
Nasreddin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar'a bağlı Hortu köyünde doğmuş, çeşitli medreselerde okumuş, daha sonra Akşehir'e gelerek, orada yerleşmiş. Ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır. Bilge bir kişi, kıvrak bir zeka, ince bir ruh ve müktedar bir konuşmaya sahip olduğunu fıkralarından anlıyoruz.
Akşehir'e yolunumuz düşüpte Nasreddin Hoca'nın türbesini ziyaret etmemek olur mu? Nasreddin Hoca'nın Türbesi bile fıkralara uygun yapılmıştır. Etrafı açık ve direkler üzerinde kurulan Türbeye bir kapı yapılmış ve kapı yada kocaman bir kilit asılmış.
Şehirlerinde büyük, meşhur, bilge bir insan yatar da Akşehirliler durur mu? Onun adını unuttururlar mı? Tabii ki unutulmaz, 5-10 Temmuz günleri Nasrettin Hoca şenlikleri olarak yıllardan beri kutlana gelmektedir. 5-10 Temmuz günlerin de bir hafta boyunca N. Hoca şenlikleri, mizah ve karikatür yar__lar_, göle yoğurt mayalama, eşek yarışları, şarkılar, türküler, folklor gösterileri devam eder.
Fakat adına şenlikler yapılırda Nasreddin Hocamız unutulur mu? Asla unutulmaz..! Nasıl mı? 4 Temmuz günü şenlikler başlarken, ikindi vakti şehrin Belediye Başkanı, Kaymakam, Din görevlileri ve halk topluca N. Hoca'nın Türbesine giderler. Onu şenliğe davet etmek isterler. Hoca şenliği görürde kabirde durur mu? O da kabirden çıkarak halkın arasına katılır. Eşeğine biner halkın önüne düşer, şehir turundan sonra şehrin meydanına gelinir. Hocanın etrafında halk davullar vurulur. Zurnalar çalınır. Tam anlamıyla şenlik başlamıştır. Şehir meydanından arabalarla Akşehir gölüne gidilir. Göle yoğurt mayalanır. Oyunlar oynanır, şekerler saçılır, fıkralar anlatılır. Nasreddin Hoca'yı görmeye gelenler ağırlanır. Bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle şenlikler düzenlenir. Karikatür sergileri, yarışmalar düzenlenir.
Hafta biter de gönlümüzde şenliklerin tadı kalıverir. Amaç, gelecek 5-10 Temmuz umatla ve heyecanla beklenir. Yapılamayanlar bir dahaki seneye umut olur, içimizde ye_erir.
Nasreddin Hoca anılır da fıkrasız olur mu?
Bir gün N. Hoca eşeğine binmiş, yola çıkmış, Eşeğe haydi deh der onu hızlandırır. Eşek güçlü ve inatçıdır. Hızla koşmaya başlar. Hoca eşeğin üzerinde, ama eşeğe hakim olamıyor. Bu durumu gören bir dostu hocaya, "Hocam nereye böyle?" der. Hoca hızla giden eşeğin üzerinden çaresizlik işareti yaparak "Eşek biliyor. Eşek biliyor" der.
Yazım Alıntıdır bilgilerinize..