Zamanla monotonlaşıyor hayat. Her gün aynı şeyleri yapmanın sıkıcılığına aile içi sorunların yükü de eklendiğinde, hele bir de iletişim kurulamamaktaysa, bunalım başlıyor.
Arayış içine giriyor kişi ya da kişiler. Bazıları çeşitli meşguliyetler buluyorlarsa da kendilerine, nefes alabilmek için, bazıları da arkadaş arıyor, kafa dengi, boşalabilmek için.
Korkusuzca severken bitiveriyor her şey ve sevgimizin gölgesinden korkar hale geliveriyoruz. Fakat öyle bir yürek ki bu bize verilen; ağzı açık kap misali boş duramıyor ve içindeki mayi, daha yoğunu gelmeden, ortamı terk etmiyor. Boşluk dediğimiz dahi dolu, havayla da olsa... Dünyada boşluk yok. Lüzumlu lüzumsuz şeylerle tıklım tıklım... Detaya inersem, iyice karışacak aklım.
Beraber olduğumuz kişinin fiziki veya ruhi gidişiyle yer bir an bile boş kalamıyor. Birisi çıkarken yavaş yavaş bir başkası giriyor. “Mart içeri, pire dışarı” derler ya işte öyle... Bazen de yeni gelmeye başlayınca eski mekânı terk ediyor, aynı hızla. “Eski tavuk kişe kişe, yeni tavuk gir kümese” deniyor halk arasında buna da. “Eskiye rağbet olsa, bitpazarına nur yağardı” diyenler de var.
Bir yıldızın çekiminden kurtulan bir gezegen mutlaka başka bir yıldızın çekimine girmiştir. Onun etrafında dönmeye başlar arık. Her şey o merkezlidir, hayata tutunma dalı ya da kök ucu odur. Masanın altındaki mıknatısa göre hareket eden bir demir parçasıdır, uzakta kalsa da.
Ne bulmuştur onda? Önce dinleyici bulmuştur, kimsenin kimseyi dinlemek istemediği bu devirde, sonra da anlayış... Şiddetle istediği; kafa dinlemek için yalnız kalmak, yalnızlık sıkınca da hayatı paylaşabileceği kişiyle rahat ve huzur içinde yaşamaktır. Aklına gelmez, ilişkinin de öncekinden farkının olmadığı, insanın kaderinden kaçamayacağı. Aynı filmdir tekrarlanan. Gelen, gideni arattıracaktır, bir süre sonra. Elin iyisinden, kendi kötüsü daha iyidir. Çocuklarının anası ya babasıdır, en azından. Yaşananlar vardır. Zor günlerdeki güçlüklere birlikte göğüs gerilmiştir. “El âlem ne der?” düşüncesi, bir de vefa vardır ve de merhamet...
Tilkinin geleceği kürkçü dükkânıdır. Sabreden kazanmıştır. Gerçi hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır ama beraberlik sürebilecek, evlat hatırına çiğ tavuk yenecektir.
Sayılı günlerdir kalan. Öyle de böyle de biter bir ömür. Aşkı arar insanlar, yana yakıla! Oysa aşkların en güzeli, bere almayanı, gün geçtikçe artacak ve sonsuza kadar sürecek olanı, Allah aşkıdır. O’na kavuşmadan, tam anlamıyla huzur ve mutluluk bulmak mümkün değildir.
bir boşluk ki dayanılmaz sorma gitsin içimdeki boşluğu kapalr cismin zihinden sıyrılır düşlerin sen beni ben seni boşalttıkça ne adın kalır geride ne kalması gerekenler sende
Soylu olmak yaşama anlam katmıyor, oysa ki her asil insan bilir boşluğun uzantısız bir ölçü olduğunu...
Sözcük tarifi yapan katip yerine, yürek tahlili yapan sarraf daha iyi bilir boşluğu....
Uzan haydi çocuk boşluğun kuytusuna, gün aşırı zaman seni bekliyor, aynı yıldızdan düşmüş bakışlara gülümse, kimse bilmesin içinde var olan sancıyı.....
Önceleri ayrı kavramlar olarak düşünülen boşluk ve hiç'in aynı şeyin iki görünümü olduğunun farkına daha sonralarda varıldı. Böylece sıfır imi sonunda günümüzün cebiri ile matematiğin temel kavramı olan yok sayı'nın değerini simgelemeye başladı.
Boşluk yani hiçlik önemlidir. Sizi doldurmaya , bulmaya yöneltir, yolunuzu aydınlatır.
BU yüzden mevlana mesnevide "hiç'i bulunuz, gönül gözünüz açılsın" dedi...
Hiçliği görün , boşluğu bilin ki doldurma ihtiyacınız olsun. Ve yolunuza devam edebilin... Sevgimle ;)
şimdi bir boşluk var içimde ne yapsam ne etsem nerelere gitsem çözemiyorum... bu boşluk ki bin acıdan bin yıkımdan daha kötü kararsızlık yazamamak yaşayamamak... hep boşluktan arta kalanlar...
şimdi bir boşluk var içimde aslında hep bir boşluk vardı içi/m/n/de... kaç insanın içine sakladığı bir boşluğu kalmıştır? evet şimdi bin boşluğa biriktiriyorum hüzünümün resmi geçidini...
Sanki kalbim binlerce küçük parçaya ayrılıyor ve her bir parçası teker teker geride kalırken, içimde her geçen büyüyen bir boşluk oluşuyor.
Sebepsiz bir arayışının ne olduğunu bilmeden, olur olmaz uyanıyorum güzelim uykularımdan.
Oysa hayatı bir sanatçı gibi sever, bir ressam gibi çizebilirim fakat içimde büyüyen boşluğa söz geçiremiyorum, çekiyor beni bilmediğim uzak bir diyarın kuytu köşesine...
...
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.