Açlıktan ölüyorsan, dost sana kapısını açıyor, seni sofraya götürüyor, senin için süt tasını dolduruyor, ekmeği bölüyorsa, içtiğin şey gülümsemedir. EXUPERY
Paylaş
Boğuk bir bakışın oluyor senin Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan Durma bana türkü söyle anadolu olsun Susuz dudak gibi çatlak olsun Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma Ağlıyorum bir karanlık karayel saçlarına Çekme ülkemden nar yangını gözlerini Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin Katı bir yalnızlık bu bilmelisin Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum Niye bunları bir anda unutamıyorum
"Müslüman yürekler bilirim daha Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır Her kırışığı sorulacak bir hesabı Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
Bütün bunların üstüne Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim Can kuşum, umudum, canım sevgilim."
neden risaleleri bu kadar az.?. oysa kitabının başında diyordu ki:
" Okuyucuma ! Şiir diye Bir ömür tüketerek yazdıklarım İki saatte okunuyor Bundan ucuz ne olabilir Havadan başka? "
içine mi gömdü yani pek çoğunu merhum, o kadar saklamış olabilir mi ya da okuyucu olarak o denli yani bir şairin yazmaya niyetlendiği -muhtemelen- daha pek çok risale varken onu vazgeçirecek bir cimriliği mi yaşatmışız? neyin tohumlarına önem veriyoruz böyle?
Gümüşî bir yalnızlığı anlatmak için
Doğuyor sanki öylece.
..Erdem Bayazıt