"Yolum düşer mezarlıklar üstüne Toprağın altından binbir ses gelir Sulasam kabrini nemlensin diye Cehennemden hemen hararet gelir
Ruhi Mücerretim Ya Rab sabır ver Iskalıyor beni mermiler Bitmiyor isyanlar bitmiyor suçlar Bütün kanallarda lanet reklamlar Şiddetin kendi yok yalnız adı var Şehri baştan başa yakasım gelir
Görüpte bilmeyen deli sanır Yeri belli değil yaram kanıyor Ben mazimi, mazim beni arıyor Ölmeden mezara giresim gelir"
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım Sonra bir güzel yıkanayım da. Ben size demedim mi.
.................................... Öyleyse arkadaşım sinem kanayadursun ta ki sürgün ya da mahpus kırışıklar yerine yüzümüz köylü ve gurbetçi yanıklığa dursun sevmekle doğrulanmıyor madem kalbimiz girelim yarimizin avlusuna tam tekmil ve mürdüm erikleri ve dopdolgun elmalarıyla o bahçede o geniş kalçalı yarimizi dört kere.
azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana, kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can. * * * lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem, parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan. * * * eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır? lale ile sümbülü kakülüne nevcivan. * * * diz çökerek önüne ılık ılık akıtam, bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan. * * * salınarak giderken arkandan ben sokayım, ard eteğin beline, olmasın çamur aman. * * * kulaklarından tutam, dibine kadar sokam, sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan. * * * öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç, düşmanın bağrına, hançerimi nagehan. * * * eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim, yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman. * * * herkese vermektesin, bir de bana versene, avuç avuç altını, olsun kulun şaduman. * * * sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin, esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
meşhur monaroza şiirinin yazıldığı muazzez isimli bayanla ilgili çok ilginç ve bilinmiyen bir şiirdir bu, sezai karakoç muazzeze aşıktır ve şiirler yazar, dikkatini çekmek için elinden geleni yapar ama nafile, genç muazzez okulun masa tenisi takımındadır ve sürekli çalışmaktadır, sezai karakoç cebine, defterine bırakmaktadır yazdığı şiirlerini, bu çırpınışlarından bir karşılık alamayınca bir gün muazzezi izlerken masa tenisi oyununda bu dizelerini karalar,
Ping-pong Masası
............................... Beyaz iplik sert iplik ve tak tak Yuvarlak top küçük top ve tak tak Ping-pong masası varla yok arası Ben ellerim kesik varla yok arası ...... Öpüçüğüne eyvallah ve tak tak Beraber sinemaya ... evet ... ve tak tak Ping-pong masası varla yok arası
Öküzün gözü veya dananın kuyruğu Kadifekale veya Sen nehri Ha Sezai ha ping-pong masası Ha ping-pong masası ha boş tüfek Bir el işareti eyvallah ve tak tak Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi Ne kadar güzel ne kadar sıcak Tak tak tak tak tak tak tak
Sezai Karakoç
ah aşk sen biz erkekleri ne hale getiriyorsun ve neler yazdırıyorsun böyle, kendisini masayla kıyaslayan usta kalem, ne mutlu sana...
Bir yarim olsun esmer yakışıklı Çok şey istemem boyu 1.80 olsun Zengin olması önemli değil Şöyle 200-300 milyarı olsun Yaşlanalım onunla aynı yastıkta Ne çıkar yastığımız Atlas'tan olsun Mesleğe, etikete hiç önem vermem Şöyle avukat mühendis olsun
Yaşı benim için önemli değil Şöyle 25- 30 civarı olsun Evimde erkeğimin sözü geçmeli Yeter ki benimde müsadem olsun Yüz görümlülüğü önemli değil İsterse birkaç taşlı pırlanta olsun Razıyım ufacık bir balayına Paris'te Roma'da New York'ta olsun
Nerde olursa olsun otururum ben Minicik üç katlı bir köşküm olsun Ev işlerini kendim yaparım Yeter ki bana yardım edecek bir hizmetçim olsun...
Sağda / Gider / Dört / Eşek Dördü de / Gaz / Yüklü Dört / Boz / Eşek Dördü de / Tuz / Yüklü Dört / Boz / Eşek Dördü de / Bez / Yüklü Dört / Boz / Eşek Deh / Gaz / Yüklü Dört / Boz / Eşek Yuh / Bez / Yüklü Dört / Boz / Eşek Ört ki / Ölek / Sağdıcım Ört ki/ Ölek...
Seviyorum ama kimi En tatlı birisini Nasıl anlatsam sana İlk harfine baksana... ***************************** Seni seviyorum Aşkından ölüyorum Sakın bana inanma Palavra yapıyorum... ****************************** :) :)
Öyle yorgunum ki hiç sorma, Sen halimden anlarsın. Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız Dokunarak uçalım... Sabahlara kadar oturup konuşalım, Şarabımızı paylaşalım... İnsanlardan buz gibi soğudum.
Öyle halsizim ki hiç sorma, Anlarsın ... Anlarsın dostum, sen halimden anlarsın. Veda edemem, Sana yazdığım her bir satır başlangıçtır. Unutamam seni, Yüreğimdeki bu sıcaklık yakarken beni, Ancak merhaba diyebilirim sana.
Merhaba arkadaşım, yeni doğacak günlere merhaba ...
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Toprağın altından binbir ses gelir
Sulasam kabrini nemlensin diye
Cehennemden hemen hararet gelir
Ruhi Mücerretim Ya Rab sabır ver
Iskalıyor beni mermiler
Bitmiyor isyanlar bitmiyor suçlar
Bütün kanallarda lanet reklamlar
Şiddetin kendi yok yalnız adı var
Şehri baştan başa yakasım gelir
Görüpte bilmeyen deli sanır
Yeri belli değil yaram kanıyor
Ben mazimi, mazim beni arıyor
Ölmeden mezara giresim gelir"
*Ruhi Mücerret/M.Menteş :)