Takriben hicrî V. (M.11.) asır sonlarından itibaren hadîs ilmi, daha doğrusu ?hadîs metinleri üzerindeki çalışmalar? yeni bir renge bürünmüştür. Bu zamana kadar, hadîs metinlerinin zabta geçirilme muamelesi tamamlanmış, hadisler
kitaplardaki yerini almış,
kitap dışı bir metin pek bırakılmamıştır. Bu müddet zarfında
kitaplarda senedleriyle birlikte yer almamış bir metin, şayet son asırlarda ?hadis? olarak ortaya çıkmışsa, bunun hadis kabul edilmesi -prensip olarak- şüphe ile karşılanmıştır. Hicrî V. (M.11) asır sonlarına doğru ise yeni bir çalışma dönemine geçilmiştir. Artık eski metodla yapılacak yeni bir iş kalmamış; bütün sistem ve gelenekleriyle bir devir kapanmıştır.
Öte yandan, bu devir vazifesini eksiksiz yapmış, fonksiyonunu şerefle icra etmiş ve haleflerine çok zengin bir miras bırakarak, nöbeti başkalarına devretmiştir. Bu yeni dönemin hadis çalışmaları, önceki dönemin çalışmalarından çok farklıdır. Artık çalışmaların esasını, rivayet sistemi usullerine göre şahıslardan senedli hadis toplayarak bunları tasnif edip
kitaplaştırmak değil, hazine değerindeki bu malzemenin işlenmesi ve değerlendirilmesi teşkil etmektedir.
Şahıstan rivayet bırakılarak, ?
kitaptan rivâyet?e bu dönemde geçilmiştir. Sayıları oldukça artan hadis
kitapları arasında dağınıklık arz eden metinlerin, senedleri atılarak bir araya toplanması ve müşterek metinlerin birleştirilmesi çalışmalarının çığırı bu dönemde açılmıştır. Bu dönemde ilk dikkati çeken çalışma mevcut hadis
kitaplarından yapılan seçme hadislerin belli bazı gruplar içinde birleştirilmesidir.
Hatîb Et-Tebrîzînin bu eseri; meşhur hadis
kitaplarından olan; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesâi, İbn Mâce, Dârimî, Muvatta, İmam Ahmed b. Hanbelin ?el-Müsned?i, İmam Şâfiînin ?el-Müsned?i, Dârekutnînin ?es Sünen?i, Beyhakînin ?Şuabul-İman?ı, Rezînin ?et-Tecrîd? ve az sayıda diğer
kitaplardan seçilmiş, mana ve içerikleri açık ve delaletleri kesin hadisleri kapsamaktadır. Muhteviyatı; iman, ilim, ibâdet, ahlâk, edep, muamelât, siyer-i nebî ve ashabı kiram hakkında bilinmesi gereken îtikâdî ve fıkhî hükümleri kapsamaktadır. En kıymetli hükümleri ihtiva ederek edille-î şeriyyeden sünneti seniyyenin her çeşidi yazılmış ve zikredilmiştir.