Tanıtım Yazısı
Onun gözünde denizi sevmek; doğayı, kuşları, balıkları, insanları sevmektir… Amatör denizciliğimizin Rüzgâr Babası Haldun Sevel’in her yazısında işte bu engin sevgi vardır…
Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi, ‘Deniz Filozofu’ Haldun Sevel’in sevgiyi, dostlukları işlediği yazılarından bir derleme… Bu kitabın sayfaları arasında yalnız dolaşan yaşlı bir hanım denizcinin öyküsünü de, yüreği sevgi dolu ‘Baba Dost’ adlı köpeği ile vedalaşmasını da bulabileceksiniz…
Türk Deniz Edebiyatı’nın renkli kalemi Haldun Sevel’in her satısı duygu dolu bu eserinin kitaplığınızda ayrı bir yeri olacağına inanıyoruz…
Naviga
Haldun Sevel ve birkaç cümle…
Denizci, yazar ve ressam Haldun Sevel, ilginç bir arkadaşımdır. Öncelikle onu delikanlılık devrinden beri tanıdığım için dikkatle izlemişimdir; İstanbul beyefendiliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir.
Nerdeyse 35 yıl oldu Haldun Sevel ile tanışmamız. Her zaman yakışıklı, şık, terbiyeli, güzel bir insan görünümdeydi. Ben Günaydın Gazetesinin Genel Yayın Müdürüydüm, Haldun bize çizgi roman yapmak istemişti. Bir akşamüzeri günlük işleri mi yoluna soktuktan sonra ilgili yazı işleri müdürü arkadaşıma:
“Ver şu güzel çocuğun çizdiklerini, hemen getir demiştim.”
Haldun’un ünlü Ustra Kemal çizgi romanına bir saat kadar göz atıp incelikten sonra Günaydın’da yayınlanmaya karar vermiştim.Bu eseri yaratıp hikâyesini yazan resimleri çizen düzgün bir insandı. Hikâye ve macera güzeldi. Haldun o zaman 20’li yaşların başındaydı. Salacaklı Haldun Sevel Babıali’de böyle işe başladı ve Ustra Kemal ile meşhur oldu.Allah herkese böylesine yetenekleri bahşetmez, Haldun gerçekten iyi bir yazardır. Çalışkandır, yaratıcıdır, meraklıdır, üstelik çok da titizdir. Gerçi bizle birlikte çalışacakların başka türlü olmasını beklemek de yanlış olur ya!...Yazdı, çizdi, büyüdü, yetişti, derken bugün nerdeyse 60’ına geldi. Onun deniz hikâyeleri, gerçekten hayatı denizde yaşayan bir yazarın ve sanatçının duygularını da yansıtıyor. Haldun’un gördüklerini, duyduklarını Ve onun hayal alemi de çok geniş…
Bende bir yazar olmama rağmen Rüzgâr Baba’nın yazılarını hiç kaçırmam. O eline geçirdiği konuyu kendi üslubu ve tarzı ile dantela gibi işlemesini bilir. Bu kitapta ki yazıları da işte böyle.
Necati Zincirkıran
Yazılardan Bazıları:
- Münzevi denizcilik
- Pupa yelken
- Denizci doğulur mu ?
- Yaşama geri dönmek
- İçimde bir deli rüzgar
- Masum denizde 10 lira
- Çünkü denizler de vatandır
Dergimizin yazarlarından Rüzgâr Baba Haldun Sevel’in yeni kitabı Avrasya Boat Show’da okurlarıyla buluşacak. Naviga Yayınları Deniz Kitapları’nın yedinci üyesi Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi, Sevel’in dergimizde çıkan yazılarından oluşuyor.
Rüzgâr Baba’nın en çok beğenilen 21 yazısının yer aldığı kitabın önsözünü Sadun Boro ve Necati Zincirkıran yazdı. İşte Sadun Boro’nun deniz kütüphanesinin yeni üyesi için yazdığı önsöz: “Dünyanın Ucundaki Fenerciye” Her ay başında ‘Naviga’ dergisini elime aldığım zaman gayri ihtiyari sayfalar hızla çevrilir, ‘Rüzgâr Baba’nın yazısı önümde açılır. Çabuk bitmesin diye yavaş yavaş, bazı yerlerini tekrarlayarak içime sindire sindire okurum. O koca cüsseli ama ne ince ve zarif ruhlu adam,bazen alır bizi doğanın sihirli köşelerinde gezdirir, beraber seyrederiz bir gurubu, doyulmaz bir mehtabı ağaçlarla, çiçeklerle, kuşlarla, balıklarla…
Ege’nin birbirinden gizemli koyları gece rüyalarımızı süsler. Bazen bir köpek, bir kedi, hatta terk edilmiş bir eşek bizim de bir yakın dostumuz olur. Başka bir sefer karşımıza bir filozof çıkar, elimizden tutar yaşam çarkının acımasız dişlileri arasından çeker bizi, ayrı bir evrene taşır. Şu dünyada yaptığımız kısacık yolculukta, uğruna hayatı kendimize zehir ettiğimiz servet, şöhret,
mevki hırsının aslında ne anlamsız şeyler olduğunu bize bir kere daha hatırlatır, öğretir. Bir insan, Tanrı’nın kullarına bahşettiği en büyük nimet, ‘DOĞA’ ile ne kadar bütünleşir, onun bir zerresi olabilirse, işte o zaman ‘yaşanmış’ bir ömür geçirir. Doğadan nasibini almamış bir kimse ister cumhurbaşkanı olsun, ister Karun gibi zengin, karıncadan farksız yaşar ve ölür gider. Aradaki fark, biri iki sayfa gazete ilanıyla gider, diğeri bir sal’ayla. Birinin üzerinde görkemli bir mermer mezar, diğerinde belki bir martı mezar taşı olur.
İşte Haldun bu gerçeğin farkına geç kalmadan varmış ve ‘hayatı yaşayanlar’ sınıfına terfi etmiş ender kişilerden biridir. Ama en önemli yanı, bu bilgeliğini kendine saklamamış, yazarak, çizerek bizlerle paylaşmış, hayatın karanlığı içinde kaybolmuş insanlara bir ‘fener’ gibi yol göstermiş olmasıdır. Bu güzel, değerli, eğitici yazıların bir dergi sayfaları arasında unutulup gitmesi pek yazık olurdu, hele bizim gibi deniz kütüphanesi böylesine fakir bir memlekette. Sevgili Haldun Sevel dostumuz bunu bizden esirgemedi, yazılarını bir kitapçıkta topladı, fotoğraflarla kendi yaptığı sulu boya resimlerle süsledi ve bizlere armağan etti. ‘Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi’ hoş geldin evimize, teknemize!.
Sadun Boro
Ocak 2009
Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi, ‘Deniz Filozofu’ Haldun Sevel’in sevgiyi, dostlukları işlediği yazılarından bir derleme… Bu kitabın sayfaları arasında yalnız dolaşan yaşlı bir hanım denizcinin öyküsünü de, yüreği sevgi dolu ‘Baba Dost’ adlı köpeği ile vedalaşmasını da bulabileceksiniz…
Türk Deniz Edebiyatı’nın renkli kalemi Haldun Sevel’in her satısı duygu dolu bu eserinin kitaplığınızda ayrı bir yeri olacağına inanıyoruz…
Naviga
Haldun Sevel ve birkaç cümle…
Denizci, yazar ve ressam Haldun Sevel, ilginç bir arkadaşımdır. Öncelikle onu delikanlılık devrinden beri tanıdığım için dikkatle izlemişimdir; İstanbul beyefendiliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir.
Nerdeyse 35 yıl oldu Haldun Sevel ile tanışmamız. Her zaman yakışıklı, şık, terbiyeli, güzel bir insan görünümdeydi. Ben Günaydın Gazetesinin Genel Yayın Müdürüydüm, Haldun bize çizgi roman yapmak istemişti. Bir akşamüzeri günlük işleri mi yoluna soktuktan sonra ilgili yazı işleri müdürü arkadaşıma:
“Ver şu güzel çocuğun çizdiklerini, hemen getir demiştim.”
Haldun’un ünlü Ustra Kemal çizgi romanına bir saat kadar göz atıp incelikten sonra Günaydın’da yayınlanmaya karar vermiştim.Bu eseri yaratıp hikâyesini yazan resimleri çizen düzgün bir insandı. Hikâye ve macera güzeldi. Haldun o zaman 20’li yaşların başındaydı. Salacaklı Haldun Sevel Babıali’de böyle işe başladı ve Ustra Kemal ile meşhur oldu.Allah herkese böylesine yetenekleri bahşetmez, Haldun gerçekten iyi bir yazardır. Çalışkandır, yaratıcıdır, meraklıdır, üstelik çok da titizdir. Gerçi bizle birlikte çalışacakların başka türlü olmasını beklemek de yanlış olur ya!...Yazdı, çizdi, büyüdü, yetişti, derken bugün nerdeyse 60’ına geldi. Onun deniz hikâyeleri, gerçekten hayatı denizde yaşayan bir yazarın ve sanatçının duygularını da yansıtıyor. Haldun’un gördüklerini, duyduklarını Ve onun hayal alemi de çok geniş…
Bende bir yazar olmama rağmen Rüzgâr Baba’nın yazılarını hiç kaçırmam. O eline geçirdiği konuyu kendi üslubu ve tarzı ile dantela gibi işlemesini bilir. Bu kitapta ki yazıları da işte böyle.
Necati Zincirkıran
Yazılardan Bazıları:
- Münzevi denizcilik
- Pupa yelken
- Denizci doğulur mu ?
- Yaşama geri dönmek
- İçimde bir deli rüzgar
- Masum denizde 10 lira
- Çünkü denizler de vatandır
Dergimizin yazarlarından Rüzgâr Baba Haldun Sevel’in yeni kitabı Avrasya Boat Show’da okurlarıyla buluşacak. Naviga Yayınları Deniz Kitapları’nın yedinci üyesi Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi, Sevel’in dergimizde çıkan yazılarından oluşuyor.
Rüzgâr Baba’nın en çok beğenilen 21 yazısının yer aldığı kitabın önsözünü Sadun Boro ve Necati Zincirkıran yazdı. İşte Sadun Boro’nun deniz kütüphanesinin yeni üyesi için yazdığı önsöz: “Dünyanın Ucundaki Fenerciye” Her ay başında ‘Naviga’ dergisini elime aldığım zaman gayri ihtiyari sayfalar hızla çevrilir, ‘Rüzgâr Baba’nın yazısı önümde açılır. Çabuk bitmesin diye yavaş yavaş, bazı yerlerini tekrarlayarak içime sindire sindire okurum. O koca cüsseli ama ne ince ve zarif ruhlu adam,bazen alır bizi doğanın sihirli köşelerinde gezdirir, beraber seyrederiz bir gurubu, doyulmaz bir mehtabı ağaçlarla, çiçeklerle, kuşlarla, balıklarla…
Ege’nin birbirinden gizemli koyları gece rüyalarımızı süsler. Bazen bir köpek, bir kedi, hatta terk edilmiş bir eşek bizim de bir yakın dostumuz olur. Başka bir sefer karşımıza bir filozof çıkar, elimizden tutar yaşam çarkının acımasız dişlileri arasından çeker bizi, ayrı bir evrene taşır. Şu dünyada yaptığımız kısacık yolculukta, uğruna hayatı kendimize zehir ettiğimiz servet, şöhret,
mevki hırsının aslında ne anlamsız şeyler olduğunu bize bir kere daha hatırlatır, öğretir. Bir insan, Tanrı’nın kullarına bahşettiği en büyük nimet, ‘DOĞA’ ile ne kadar bütünleşir, onun bir zerresi olabilirse, işte o zaman ‘yaşanmış’ bir ömür geçirir. Doğadan nasibini almamış bir kimse ister cumhurbaşkanı olsun, ister Karun gibi zengin, karıncadan farksız yaşar ve ölür gider. Aradaki fark, biri iki sayfa gazete ilanıyla gider, diğeri bir sal’ayla. Birinin üzerinde görkemli bir mermer mezar, diğerinde belki bir martı mezar taşı olur.
İşte Haldun bu gerçeğin farkına geç kalmadan varmış ve ‘hayatı yaşayanlar’ sınıfına terfi etmiş ender kişilerden biridir. Ama en önemli yanı, bu bilgeliğini kendine saklamamış, yazarak, çizerek bizlerle paylaşmış, hayatın karanlığı içinde kaybolmuş insanlara bir ‘fener’ gibi yol göstermiş olmasıdır. Bu güzel, değerli, eğitici yazıların bir dergi sayfaları arasında unutulup gitmesi pek yazık olurdu, hele bizim gibi deniz kütüphanesi böylesine fakir bir memlekette. Sevgili Haldun Sevel dostumuz bunu bizden esirgemedi, yazılarını bir kitapçıkta topladı, fotoğraflarla kendi yaptığı sulu boya resimlerle süsledi ve bizlere armağan etti. ‘Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi’ hoş geldin evimize, teknemize!.
Sadun Boro
Ocak 2009
daha fazla
Yazar: Haldun Sevel
Yayınevi: Naviga Yayınları
ISBN: 9789759830762
Sayfa: 144s.
Boyut: 16,5x23 cm
Kapak:
Tarih: 2009
Kağıt Tipi:




