Soyulduğu halde gülen adam hırsızdan bir şey çalmış demektir, boş yere üzülen ise kendi kendini soyar. William Shakespeare [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:166







Benden Selam Olsun Bolu Bey'ine 

Hey hey efeler hey...
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden gargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.

Hey hey gene de hey...
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

Hey hey efeler hey
Köroğlu düşer mi yine şanından
Çıkarır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden, düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
Bolu Beyi, at meraklısı bir beydir. Atçılıkta usta olan seyisi Yusuf'u, güzel ve cins at aramak üzere başka yerlere gönderir. Yusuf günlerce gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur. Bu tayı doğuran kısrak, Fırat kıyısında otlarken, ırmaktan çıkan bir aygır kısrağa aşmış, tay ondan olmuştur. Irmak ve göllerin dibinde yaşayan aygırlardan olan taylar çok makbüldür, iyi cins at olur.
Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır. Yavrunun şimdilik bir gösterişi yoktur. Hatta çirkindir bile. Ama ileride mükemmel bir küheylan olacaktır. Yusuf bunu biliyor. Sevinerek geri döner. Bey, bu çirkin ve sevimsiz tayı görünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır. Yusuf'un gözlerine mil çektirir. Tayı da ona verir, yanından kovar. Kör Yusuf köyüne döner. Olanı biteni oğluna anlatır. Bolu Beyi'nden öç alacağını söyler.

Baba oğul, başlarlar tayı terbiye etmeye. Yıllar geçer tay artık mükemmel bir küheylan olmuştur. Rüzgar gibi koşmakta, ceylan gibi sıçramakta, türlü savaş oyunu bilmektedir. Bu arada Kör Yusuf'un oğlu Ruşen Ali de büyümüş, güçlü kuvvetli bir delikanlı olmuştur. O da her türlü şövalyelik oyunlarını öğrenmiş bir baba yiğittir.

Bir gece Yusuf, düşünde Hızır'ı görür. Hızır ona yapacağı işi söyler. Hızır'ın önerisiyle baba oğul yola çıkarlar. Bingöl dağlarından gelecek üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler. Bu üç sihirli köpükle Yusuf'un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve gençliği elde edecektir.
Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, babasına haber vermeden, kendisi içer. Yusuf, durumu öğrenince üzülür, ama bir yandan da sevinir. Kendi yerine oğlu öcünü alacak bir bahadır olacaktır. Bu sihirli köpüklerden biri körün oğluna sonsuz yaşama gücü, biri yiğitlik, öteki de şairlik bağışlamıştır. Bir süre sonra Yusuf, oğluna öç almasını vasiyet ederek ölür.

Körün oğlu Ruşen Ali dağa çıkar. Gelen geçeni soyar. Ünü yayılmaya başlar. Kendisi gibi kanun kaçakları yanında toplanmaya başlarlar. Artık Köroğlu olmuştur. Bolu şehrinin karşısında, Çamlıbel'de bir kale yaptırır. Küçük bir ordusu vardır. Çamlıbel'den geçen kervanlardan baç alır. Vermeyen kervanları soyar. Üzerine gönderilen orduları bozguna uğratır.

Bir gün, güzelliğini duyduğu Üsküdar Kasapbaşı'sının oğlu Ayvaz'ı kaçırır, Çamlıbel'e getirir, evlat edinir. Başka bir gün, Bolu Beyi'nin bacısı Döne Hanım'ı kaçırır, evlenirler. Aradan yıllar geçer. Bolu'yu basar, yakar, yıkar. Bolu beyi'nden babasının öcünü alır. Bolu beyi de Köroğlu'na karşı düzenler kurar. Bir defasında Köroğlu'nu başka bir seferde Ayvaz'ı yakalatır. Zindana atar. Ama, Köroğlu ve adamları her zaman hile ve cenkle kurtulurlar.

Köroğlu, ara sıra Gürcistan, Çin gibi uzak ülkelere de seferler açar. Yeni yeni serüvenlere atılır, büyük vurgunlar yapar. Bu arada küçük, fakat heyecanlı birçok olay da geçer. Sonunda delikli demir (tüfek) ortaya çıkınca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kalmaz. Ve bir gün Köroğlu, beylerine dağılmalarını söyleyerek Kırklara karışır, kaybolur. Daha önceden Kır At da sır olmuştur. O Kır At ki, nice yıllar, olağanüstü bir güçle Köroğlu'na hizmet etmiştir.

Başka bir söylentiye göre, bir Yahudi bezirganın getirdiği tüfekle oynayan beyler, birbirlerini öldürürler. Köroğlu, buna üzülerek kayıplara karışır. Yine bir başka söylentiye göre de, Köroğlu dağda rastladığı çobanda tüfeği görür. Sorar, ne olduğunu. Aldığı karşılığa inanmaz, denemek için kendine çevirir, tetiğe dokunur. Ve yaralanarak ölür. Son beyleri de dağılırlar.

Yaşlı bir çınar gibi devrilen Köroğlu'nun hikayesi sona erer.




Bu Türkülerin Hikayelerini Okudunuzmu?


Bedir Türküsü
Kütahya'nın Pınarları
Hastane Önünde İncir Ağacı
Pencereden Bir Taş Geldi (Mamoş)
Misket




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız