Aşağıda 1,500,000'dan fazla şiir başlıkları arasından "Hikayeler" terimini içeren şiirler listelenmektedir. Hikayeler ile ilgili şiirler "kayıt tarihine" göre listelenmektedir.
Şiirlerin "Hikayeler" ile ilgili alakalı olup olmadıkları sistem tarafından otomatik belirlenip içinde aradığından konu dışı bazı şiirler listelenebilir.
Hikayeler ile ilgili "
307
" şiir aşağıdadır.
Yaşlı baharatçıdan eve dönen Ai-Shi, düşünmeye başladı. Manchu kendisine, ömür boyu unutamayacağı çok iyi bir ders vermişti. Kötüler mutlaka yaptığının bedelini ödüyordu. Chen'in kız kardeşi Li sel felaketinde yaptığının bedelini hayatıyla ödemişti. Bayan Hai, aslında kötülük yapmak istemeyen biriydi. Ancak kızının yalanları ile, gelinine karşı bu davranışlar içine girmişti. Kadere bak ki sonunda Ai-Shi onuda öz annesi kadar sevmişti. Bu şekilde aklında muhasebeler yapan Ai-Shi hayatının kalan kısmında hiç kötülük yapmayacaktı. Kızını da kendisi gibi sevgiyle yetiştirecekti. Yangtze'de mutluluk rüzgarları esmeye devam ediyor. Onlara rüzgarda eşlik ediyor. Eğer rüzgarla güzel nağmeler gelirse kulağınıza bunlar Ai-Shi ile Cehen'in gönlünden kopan sevda şiirleridir. Mutlu (son) ********************************************
Vadide her şey güzeldi. Artık Ai-Shi de çok mutluydu. Kızı Kayın validesi Hai ile o kadar güzel anlaşıyordu ki, Ai-Shi bir yere gitse gözü arkada kalmıyordu. Öyle mutluydular ki bu mutluluk gözlerinden okunuyordu. Aradan Bir yıldan fazla bir zaman geçti. Ai-Shi, kaynanası Hai'yi öldürmek için her gün ot karışımı çay veriyordu. Ama kadının hiç kimseye zararı yoktu. Hele kızı için onun varlığı daha önemliydi. Yakında ölecek diyordu. Bunu niye yapmıştı. Bayan Hai ölünce ne yapacaktı. Aklı başına geldi. "Ben ne yaptım Allah'ım. Zavallı kadın yakında ölecek". Öylesine pişmandı ki aklına birden yaşlı baharatçı Manchu geldi. Kızını bayan Hai'ye bıraktı ve Baharatçının yolunu tuttu. Kısa süre sonra yaşlı Manchu karşısında idi. Ai-Shi onu selamladı ve "iyi günler efendim. Beni hatırladınız mı ?. Yaşlı baharatçı Mannchu gülümsedi ve "hayır hatırlayamadım" dedi. "Efendim ben Ai-Shi. Bir yıl önce size gelmiş kötü olan birini öldürmek istediğimi , onu hemen değil de yavaş yavaş öldürmek istediğimi söylemiştim. Siz de bana üç çeşit ot vermiştiniz. Bunları karıştırıp her gün demleyip bir defa çay olarak verin demiştiniz" dedi Ai-Shi. Baharatçı Manchu "Ne oldu. Çay olarak demleyip verdiniz de öldü mü yoksa ?" Ai-Shi "hayır ölmedi efendim.Sorun da bur da zaten. Ben yaptığıma pişman oldum. Bana ve kızıma çok iyi davranıyor. Onun ölmesini istemiyorum. Onu ben de seviyorum. Ne olursun bana yardım et. Onu kurtaracak bana yeni ilaçlar ver" sana yalvarıyorum" dedi.
Ai-Shi planını uygulamaya koymuştu. Bayan Hai'ye her gün hazırladığı karışım çayını hazırlayıp veriyordu. Kızı Yu-Lan ben de o çaydan içmek istiyorum dese de, "Bu çay çocuklara zararlı. Onun için sen içemezsin. Sen yetişkin olursan, büyürsen içebilirsin" diyerek onu ikna etmeye çalışıyordu. Ne bayan Hai, ne de büyük baba Da, ve ne de kocası Chen hiç bir şeyden şüphelenmiyordu. Hatta Chen ve büyük baba Da, bayan Hai ile Ai Shi arasında soğukluğun bitmesinden, bir birlerine çok iyi davranmalarından, gayet mutlu idiler. Huzurlu ve mutlu olan Chen, Yengtze nehrini seyrederken şöyle diyordu, dizeler de... ****************************************** NEHİRLER VE HİKAYELERİ YANGTZE( UZUN NEHİR)
Ai-Shi evindeydi. Eşi ve kızı ile mutluydu. Ancak aklını kemiren kayın validesi Hei'nin yaptıklarını bir türlü unutamıyor ve ona kızı ile birlikte yaptıklarının hesabını sormak istiyordu. Bu düşüncelerle kızını da yanına alarak, tecrübeli ve yaşlı baharatçı Manchu'nun yanına gitti. Ona dedi ki "bana öyle bir zehir ver ki hemen öldürmesin. Bir iki yıl sonra öldürsün" Yaşlı baharatcı Manchu "tamam efendim. Nerede kullanacağınız önemli değil, beni ilgilendirmez. Şu üç otu al. Bunları karıştır tek bir kaba koy. Her gün demleyip bir bardak kime vereceksen ona içir. Sanırım iki yıl içinde o kişiyi yavaş yavaş öldürür. Yalnız bunu vermeye başladığın andan itibaren geri dönüşü yok" dedi. Ai-Shi'de ben de bunu istiyorum zaten" dedi. Otları yaşlı baharatçıdan alan Ai-Shi evine döndü. Kayın validesi Hai'nin dikkatini çrkmemek için ona çok iyi davranıyordu. Ona kendi eliyle ot çayı hazırlayıp içiriyordu. Bu ilgiden Bayan Hai'de çok memnundu. Hele torununu öyle çok seviyordu ki yaramazlıklarına bile göz yumuyordu. *********************************************
Chen kızı Yu-lan ile eşi Ai-Shi'yi yanına alarak yaşadığı topraklara geri döndü. Annesi Hai ve babası Da gelinleri ve yanlarındaki küçük kızı karşıların da görünce çok şaşırdılar. Bay Da gelini Ai-Shi'nin evden ayrılışına anlam verememişti. Kızı Li ve eşi Hai ona farklı şeyler anlatmışlardı. Şimdi gerçeği öğrenmenin tam zamanıydı. Önce oğluna dönüp "bu kız da kim Chen" dedi. Chen ise hafif gülümseyip, gururla "Torunun Yu-Lan" baba dedi. Bay Da ve bayan Hai duyduklarına inanamadılar..Şok olmuşlardı. Kısa bir sessizlikten sonra torununa sarılan bay Da. "ben senin büyük babanım" kızım dedi. Eve girdiler Ai-Shi evi neden terk ettiğini anlattı. Kayın validesi Hai'nin de Lİ den yana tavır aldığını söyledi. Bayan Hai "Beni kandıran Li oldu. Biliyorsunuz arkadaşı Lan ile abisini evlendirmek istiyordu. Biliyorum ben ondan yana tavır alarak hata yaptım. Lütfen beni affet kızım"diyerek özür diledi. Yu-Lan'da babasına, büyük babasına, Baba annesine yavaş yavaş alışıyordu. Yangtze vadisin de her şey güzeldi....Ancak Ai-Shi kayın validesi ve Li'nin yaptıklarını unutamıyordu..... *********************************************
Chen eşi ve kızını da yanına alarak, Ai-Shi'nin evine gittiler. Chen kardeşinin yaptıkları yüzünden Ai-Shi'nin evini terk ettiğini, kız kardeşi Li'nin sel baskınında öldüğünü, yeni ev yaptıklarını, eşinin hamile olduğunu bilmediğini, kızı olduğunu bilmediğini Ai-Shi'ye tesadüfen rastladığını anlattı Bay Da ile Bayan Chun'a. Onlar da kızlarının o dönem de çok çektiğini bayan Hai'nin de Li ile birlikte hareket ettiğini, Chen ile Cen'in evine dönme kararını kızları Ai-Shi'ye bıraktıklarını söylediler. Ai-Shi kızının babasız büyümesini istemediğini, eşi ile dönmek istediğini söyledi anne ve babasına. Babası Da ile annesi Chun kızlarına izin verdiğini söyediler. Chen daha da mutlu oldu.Sevinçten göklere uçuyordu..... ******************************************* NEHİRLER VE HİKAYELERİ
Yol da, salgın dalgın yürüyen Chen bir anda karşıdında Ai-Shi'yi gördü. Kısa bir şaşkınlığn ardından, kendini toparladı. Ai-Shi'bin sıkı sıkı elini tutan ve hiç bırakmayan bir kız çocuğu vardı. Ona bakıp gülümsüyordu. Chen "Kim bu kız" diye soru.Ai-Dhi hiç yalan söylemeden "kızımız" desi. Chen mutluluk ve şaşkınlık içinde kızı Yu-Lan'a bakıyordu. Yu-Lan da şaşırmıştı. Başını kaldırdı, annesine baktı, "anne bu adam sa kim" dedi. Ai-Shi kızından böyle bir soru beklemiyordu. Saha doğrusu böyle bir soru socağını hiç düşünmemişti. Olan olmuştu "Bu senin baban kızım" dedi. Yu-Lan büyük bir şaşkınlık içinde idi. Bu güne kadar babasını hiç görmemişti ve ona babadan hiç bahsedilmemişti. Şaşkındı. O hep Büyük babayı, dedeti görmüştü yanın da. Chen diz çöktü, kızının kollarından tuttu ona sarıldı. "Sen benim kızımsın yavrum. Ben senin babanım" dedi. Yu-Lan bir adım geri çıktı, "bu güne kadar nereeydin" dedi. Chen "Bunu sana sonra anlatırım kızım" dedi. Donra da Ai-Shi'ye "Gidip ailen ile görüşelim" dedi. O da tamam gidelim dediYolda yürürken Chen arada kızına bakıyor, Yu-Lan da gözucuyla babasını süzüyordu. Shen yıllar sonra ilk kez böyle mutlu oluyordu. Eşini ve kızını görmüştü...Bu mutluluğunu şöyle haykırıyor du sizelerde......
Ai-Shi eşinden ayrılmış, anne ve babasının evine dönmüş Chen'den ve onun ailesinden habersiz, sadece karnında taşıdığı çocuğu için yaşıyordu. Aradan 6 ay daha geçmiş, doğumu yaklaşmıştı....ve beklenen gün geldi, Ai-Shi'nin güzel bir kız çocuğu Dünya'ya geldi. Chen'in ise Ai-Shi'nin ne hamileliğinden, ne de çocuğundan haberi vardı. Büyük afette kardeşini kaybetmişti. Evleri yok olmuştu. O yeni evlerinin yapımını düşünüyordu. Ai-Shi çok mutluydu. Güzel kızına manolya anlamına gelen YU-LAN adını koydu.....Bir yıl sonra ilk defa bu kadar mutluydu...Mutluluğunu şöyle dile getiriyordu.... *********************************************** YANGTZE( UZUN NEHİR)
Yangtze nehrinin bu ani taşkını ve, Yangtze havzasında yaşayan 4 milyona yakın Çin vatandaşının hayatını kaybetmesi onulmaz yaralar açmıştı. Milyonlarca insan yakınını arıyor bazısı bulamıyordu. Bu arada Chen'in kız kardeşi, Ai-Shi'nin evi terk etmesine neden olan Lİ de bu büyük su baskının da hayaını kaybedenler arasında idi. Yaraların sarılması, yok olan evlerin yeniden yapılması, havzada hayatın yeniden sürmesi bir kaç yı sürecekti. Bu arada Ai-*Shi'de hamile idi. Chen'den bir çocuğu olacaktı ama Chen'in bundan haberi bile yoktu. Günler bu şekilde akıp gidiyordu. Chen ise yok olan evlerini yeniden yapma telaşına düşmüştü. *********************************************** YANGTZE( UZUN NEHİR)
Chen'in kız kardeşi Li "seni artık bu evde istemiyorum" "Defol git" dediğinde anne Mei hiç sesini çıkarmamıştı. Ai-Shi artık kafasına koymuştu. Chen'i ne kadar çok sevse de, içi kan ağlasa da terk edecekti. Ve öylede yaptı. Hiç bir şey söylemeden evden ayrıldı. Chen ile sürekli çıktıkları tepeye çıkıp, Yangtze nehrine bakıp isyanını kustu. "Tanrım. Bu nehri yükselt, sularını arttır. Bu vasise yaşayan kerkesi suların alıp gitsin. Bana aşkımı çok gören eşimin kardeşi Lİ'yi de al. Orada bir süre otursuktan sonra bulutlar kararmaya başladı. Ai-Shi Anne ve babasının evine döndü. Baba BONG ve anne CHUN kızlarını karşısında görünce şaşırdılar. Ai-Shi'yi dinledikten sonra "bu güne kadar niye gelmedin" kızım dediler ve eve kabul ettiler. Ai-Shi'nin duası kabul olmuştu sanki öyle bir yağış olmuştu ki adeta gök yarılmıştı . Yağmur hiç durmuyordu nehir boyunda yaşayanlar can derdine düşmüştü. Yangtze nehri yükselmiş ve taşmıştı. Önüne ne geçtiyse alıp gidiyordu. Bir haftada vaside hiç bir şey kalmamıştı. Tarihler 1931 yılını gösterirken Yangtze vadisinde 500 bin metre kare alan sular altında kalmış taoplamda 3 Milyon yediyüzbin kişi hayatını kaybetmişti. Ai Shi'nin ahı mı tutmuştu. Duasında Ai-Shi neler söylemişti Yangtze nehrine bir bakalım....