Ateşten Doğuşun Hikayesi
Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır.
Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
(Karakterler: Mustafa Kemal Paşa, Kurgusal Alman Mühendis Hans Richter, Gazi Onbaşı Hasan, İktisatçı Dr. Orhan Bey) 1930'lar, Sivas-Erzurum Demiryolu Hattı Anadolu’nun ıssız ve zorlu coğrafyasında, bir demiryolu şantiyesi arı kovanı gibi çalışıyordu. Bölüm 3 ve 4'ten tanıdığımız Gazi Onbaşı Hasan, artık bir ustabaşıydı. Kazma ve kürek seslerinin arasında, yeni bir Türkiye’nin sesi yükseliyordu. Bu demiryolu, yabancı imtiyazlarla değil, Devletçilik ilkesinin gücüyle, ulusal sermaye ve emekle döşeniyordu. Hasan, terini silerken, yanındaki Alman Mühendis Hans Richter'e baktı. Richter, Osmanlı döneminden kalma, demiryolu uzmanıydı ama şaşkındı. “Hasan Usta,” dedi Richter, şantiye planına bakarak. “Sizler delisiniz. Bu hat, bir yabancı şirketin tek başına üstlenmeyeceği kadar zor ve maliyetli. Neden bu kadar acele ediyorsunuz? Özel bir şirket bu yatırımı yirmi yılda yapar.” Hasan gülümsedi. “Bizim acelemiz parayla ölçülmez, Herr Richter. Burası sadece ray döşemek değil, devletin gücünü Anadolu'nun en ücra köşelerine ulaştırmak demektir. Tren gelince, buradaki köylü malını satacak, çocuk hastaysa doktor bulacak. Ekonomik bağımsızlık budur.” Bloknot: Devletçilik, sadece tarım ve ticareti düzenlemek değil; ağır sanayi ve altyapı gibi özel sektörün altından kalkamayacağı büyük ve stratejik yatırımları bizzat üstlenmekti. Demiryolları, ülkenin coğrafi ve ekonomik birliğini sağlamanın anahtarıydı. Beş Yıllık Sanayi Planları Ankara’da, İktisatçı Dr. Orhan Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya gururla ilk Beş Yıllık Sanayi Planı'nı sunuyordu. Plan, Devletçilik ilkesinin sistematik ve rasyonel bir yol haritasıydı. Tekstilden madenciliğe, şekerden çimentoya kadar kurulacak fabrikaların yerleri, maliyetleri ve hedefleri detaylandırılmıştı. “Paşam,” dedi Dr. Orhan Bey. “Etibank, madenlerimize sahip çıkacak. Sümerbank, tekstil ve dokuma sanayisini canlandıracak. İlkel tarım ülkesi imajını, sanayileşen bir ulus imajına çevireceğiz.” Mustafa Kemal, planı dikkatle inceledi. “Harika Orhan Bey. Ancak unutmayın, biz bu planları sadece kâr etmek için yapmıyoruz. Amacımız, Halkçılık ilkesine uygun olarak, milletin refahını yükseltmektir. Her yeni fabrika, halkımızın emeğini değerlendiren, onlara iş ve onur veren bir kaledir.” Bu planlar doğrultusunda, Anadolu'nun dört bir yanında Nazilli Basma Fabrikası, Karabük Demir Çelik Fabrikası gibi dev sanayi tesislerinin temelleri atılıyordu. Türkiye, kendi kendini yönetmenin yanı sıra, kendi çeliğini, kendi pamuklusunu da üretmeye başlıyordu. Yabancı Gözünden Başarı Hans Richter, yıllar sonra, tamamlanan demiryolu hattı üzerinde giden ilk trende seyahat ediyordu. Yanında, şantiyede ter döken Hasan Usta da vardı. Richter, tren penceresinden hızla geçen raylara baktı. “Hasan Usta, siz bunu yaptınız. Osmanlı’nın yüz yılda yabancılara yaptırdığı kadar rayı, siz on yılda kendiniz yaptınız. Benim ülkemde bu Devletçilik derler. Hükümetin bu denli etkin ve kararlı olması, inanılmaz.” Hasan Usta, göğsünü şişirerek yanıtladı. “Bu, sadece devletin etkinliği değil, Herr Richter. Bu, Milletin kendisi için çalışmasıdır. Biz rayı döşerken, yabancı bir şirketin kârını değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini inşa ettiğimizi biliyorduk.” Mustafa Kemal Paşa’nın Devletçilik ilkesi, ekonomik zorunluluktan doğmuştu ama kısa sürede ulusal kalkınmanın sembolü haline geldi. Bu ilke; Milliyetçilikle birleşerek ülkenin kaynaklarına sahip çıktı, Halkçılıkla birleşerek refahı tabana yaydı ve Devrimcilikle birleşerek Türkiye’yi hızla modern bir sanayi çağına taşıdı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.