İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
YERALTI ŞEHRİ
Aynı liseden mezun olan beş kız arkadaş, tatillerinde kasabalarına dönüyorlar. Bir akşam barda eğleniyorlar ve çıkışta, okulda duydukları bir söylenti akıllarına geliyor. Bu gizemli olayı araştırmak ...
1. Bölüm

BARDA BULUŞMA

31 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
İsmil kadehini uzatıp bağırdı:
''Bütün lanet, serseri ve sakallı hödüklere içelim! '' Diğer iki genç kadın kadehlerini kahkahalarla uzatırken Nessa onları durdurdu:
''Durun bir dakika! Bu grubun içine Uyuz Vekil de giriyor.'' dedi. Bir anda büyük bir kahkaha atarak gülmeye başladılar. Vekil, lisedeki felsefe öğretmenleriydi ve biraz sapık tabiatlıydı. Pub'ın sahibi Nerilla yanlarına geldi.
''Sizi burada tekrar görmek ne güzel genç hanımlar! Kaç yıl oldu?'' dedi.
''Sanırım üç yıl önce gelmiştik Nerilla. '' dedi Belisa.
''Ne kadar kalacaksınız peki? ''
'' On gün buradayız. '' dedi kızıl dalgalı saçlı Balun.
''Oooo, çok iyi! O zaman benden size birer bira! Hem de burada olduğunuz her gün için! '' dedi Nerilla. Kızlar için Gözlük Pub ikinci adresleriydi ve kasabada oldukları her gün mutlaka buraya uğrarlardı. Lise zamanında aileleri buna sıcak bakmasalar bile bu hep böyle olmuştu. 23 yaşındaki dört genç kadın, aynı, lisede oldukları zaman yaptıkları gibi:
''Oleyyyy!'' diye bağırdılar. Diğer masalardan bakanlar oldu. Geldiklerinden beri pubda en ilgi çeken masa onlarınki olmuştu. Dört tane birbirinden güzel, alımlı ve neşeli kadın ister istemez dikkat çekiyordu. Çirkin olsalar bile; çıkardıkları gürültü o kadar büyüktü ki; dikkat çekmemeleri zaten mümkün değildi. Balun ayağa kalkıp müzik kutusunun üzerindeki şarkıları incelemeye başlayınca diğerleri birbirlerine baktılar ve tekrar gülmeye başladılar. İsmil bağırarak:
''Nessa lütfen git ona engel ol! Yoksa bu eziyete asla dayanamayız! Kasabadaki ilk günümüz bir zehirlenmeyle son bulmasın.'' dedi. İsmil'in söylediklerine sadece arkadaşları değil pubdaki herkes gülmeye başladı. Sarhoş olan İsmil'in sesi adeta barı inletiyordu. Neyse ki; en az onun kadar sarhoş olan Balun şarkılara odaklandığı için söylediklerini fark etmemişti. Nessa sallanarak yerinden kalkarken, ''Sen Benimsin '' adlı rock şarkının giriş kısmı çalmaya başladı. Üzerinde mavi kot şort ve bir tarafı omzunu açıkta bırakacak şekilde kayan mavi bir bluz giymiş olan Balun, elinde mikrofonla kendince ritm tutmaya başladı. Zaten ritm duygusu olmayan, kulağı berbat olan genç kız bir de sarhoş olduğu için müzikle alakasız hareketler yapıyordu.
''Çok iyi okuyor ya, bir de rock seçmiş. '' dedi Belisa gülerek. İsmil de güldü. Yan dönerek iki masanın arasından geçmeye çalışan Nessa dengesini kaybederek esmer bir adamın kucağına düşünce daha beter gülmeye başladılar. Esmer adamın kız arkadaşı çok sinirlenmiş gibi görünüyordu. Nessa normalde bu gibi konularda çok hassas olmasına rağmen sarhoş olduğu için gülme krizine girmiş, bir türlü toparlanıp ayağa kalkamıyordu. Nihayet adamın da yardımıyla kalktığında, Balun karga sesiyle şarkıya girmişti bile.
''Bir gün beni unutursan eğer
Ve başka birisini seversen
İmza atarsan onun için
Hayatı sana zehir edeceğim
Bunu sakın unutma:
Sen benimsin! ''
ritm duygusu olmayan, kulağı berbat olan genç kız bir de sarhoş olduğu için müzikle alakasız hareketler yapıyordu.
''Çok iyi okuyor ya, bir de rock seçmiş. '' dedi Belisa gülerek. İsmil de güldü. Yan dönerek iki masanın arasından geçmeye çalışan Nessa dengesini kaybederek esmer bir adamın kucağına düşünce daha beter gülmeye başladılar. Esmer adamın kız arkadaşı çok sinirlenmiş gibi görünüyordu. Nessa normalde bu gibi konularda çok hassas olmasına rağmen sarhoş olduğu için gülme krizine girmiş, bir türlü toparlanıp ayağa kalkamıyordu. Nihayet adamın da yardımıyla kalktığında, Balun karga sesiyle şarkıya girmişti bile.
''Bir gün beni unutursan eğer
Ve başka birisini seversen
İmza atarsan onun için
Hayatı sana zehir edeceğim
Bunu sakın unutma:
Sen benimsin! ''
Lisede en çok sevdikleri şarkılardan birisiydi ve gerçekten de çok güzel bir şarkıydı. Tabii Balun berbat etmişti şarkıyı. Ama çok iyi söylediğini düşünerek saçlarını bir o yana bir bu yana atıyor, garip hareketler yapıyordu. Sonunda ona ulaşabilen Nessa da dahil olmak üzere herkes kahkahalarla gülüyordu. Birden Nessa Balun'un elindeki mikrofonu çekip ikinci kıtayı okumaya başladı. Profesyonel bir şarkıcı gibi yetenekli olan Nessa'yı duyan herkes bir anda sessizleşti.
''Unutursan dudaklarımın sıcaklığını
Ve başka dudaklarda bulursan aşkı
İmza atarsan onun için
Ben orada olacağım
Hayatı sana zehir etmek için.
Bunu sakın unutma
Sen benimsin.'' Herkes çılgınca alkışlamaya başladı. Balun ise bas bas bağırıp:
''Ben daha güzel söylüyorum, bana ver! '' diye çırpınıyordu. Bir saat sonra saat 02.15 gibi pubdan çıkmış yürüyerek evlerine doğru gidiyorlardı. Balun ve Belisa birlikte kalıyorlardı. İsmil'in evi de onlarınkine çok yakındı. Yolda önce Nessa'yı bırakacaklardı. Kahkahaların bini bin paraydı yine. Gecenin sessizliğinde konuşmaları sokakta yankılanıyor, bazı camlardan bakıp susmalarını söyleyenler bile oluyordu. Tabii buna çok daha fazla gülüyorlardı. Okudukları lisenin önünden geçiyorlardı.
''Gri Kanatlı Yarasa Lisesi. Bu ismi bu okula veren de kimdi acaba? Böyle bir okul adı duyan oldu mu arkadaşlar aranızda? '' dedi İsmil.
''Ben duymadım. '' dedi sendeleyen Belisa.'' Bizimkisi özel bir okul. ''
''Aman neresi özelmiş? Okul işte. Sakallı sapık Vekil gibilerin olduğu *oktan bir lise. '' dedi Balun.
''Ama altında tüneller olan bir okul. '' dedi koyu renk uzun saçlarını tam tepesinde toplamaya çalışan Nessa.
''Yaaa! Martaval tamamen! Uyduruyorlar. '' dedi Balun. ''Yok öyle bir şey! ''
''Ben size bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalacak.'' dedi fısıldayarak İsmil. Kızlar duraklayarak arkadaşlarına baktılar.
''Abim de bu liseden mezundu biliyorsunuz. ‘’ Kızlar birbirlerine bakıp anlayışlı bir sessizliğe büründüler. İsmil abisini çok genç yaşında kaybetmişti.
‘’Bir gün hademe Aktin'i izlemiş.''
''Neden izlemiş? '' dedi Nessa.
''Ya anlatmıştı ama unuttum. Müdür toplanan telefonları mı vermiş buna götür sakla diye, öyle bir şey. Bir arkadaşıyla peşine takılmışlar. Aktin bodruma inince şaşırmışlar ama onlar da arkasından inmişler. Fakat ortada hiç kimse yokmuş. Biraz beklemişler ve bir gıcırtı duyulunca bodrumdaki eski piyanoların arkasına saklanmışlar. O sırada duvarda bir kapak açılmış ve çok yakında oldukları için aşağıya doğru uzanan merdivenleri görmüşler. Aktin buradan çıkmış ve elinde de bir torba varmış. Duvarda bir noktaya dokunmuş ve kapak kapanmış. O sırada torba yere düşmüş ve içinden iki tane ceviz büyüklüğünde yeşil çok parlak taş düşmüş. Abim dedi ki; o kadar parlaktılar ki; çok ama çok değerli olduklarını anlamamak mümkün değildi. ''
''Peki sormamışlar mı Aktin'e? '' dedi biraz ayılan ve arkadaşının anlattıklarını çok ilginç bulan Nessa.
''Sormuşlar ama ertesi gün. '' Aktin bembeyaz olmuş, inkar etmiş. Hiç bodruma inmediğini söylemiş. Yarım saat sonra da Müdür abimle arkadaşını çağırıp azarlamış. Güya bodrumda iri sıçanlar varmış, Aktin onları zehirlemeye gidiyormuş. Gördükleri yeşil şeyler doğal zehirmiş falan. Bu duyulursa okulumuz için hiç iyi olmaz demiş. Ayrıca konuşursanız asla mezun olamazsınız. '' diye gözlerini korkutmuş. ''
''Peki sonradan gidip hiç bakmamışlar mı bodruma?'' dedi Belisa.
''Abimi bilirdiniz, o kadar da meraklı, cesur birisi değildi. Atılmaktan korkmuş olmalı. '' dedi İsmil.
''Baksana İsmil. '' dedi Nessa. '' Abin kaza yaptığında yanında ölen Aril miymiş bodruma beraber indiği arkadaşı? ''
''Evet. '' dedi hüzünlenen İsmil. Abisi ve arkadaşı Aril mezun oldukları gün arabayla okyanusa düşüp ölmüşlerdi. Nessa'nın açık mavi gözleri irileşti.
''İsmil! Onları müdür öldürttü bence! '' dedi Nessa. Büyük bir sessizlik oldu ve serin bir rüzgar dördünü de titretti. Başlarını ağır ağır okula doğru çevirdiler. Az önceki sesinden eser bile olmayan İsmil titreyerek:
‘’Bunu neden yapsın ki? ‘’ dedi.
‘’Belki de gördükleri gerçekten değerli taştı ve abinler orada saklandığını görünce çalmalarından korkmuştur. ‘’ dedi Nessa.
‘’Yerini değiştirebilirlerdi öldürmek yerine. ‘’ dedi aslında bunun olabileceğine inanmaya başlamış gibi görünen İsmil.
‘’Çok fazlaysa değiştirememiş olabilirler. ‘’ dedi Nessa iddiasının üzerine giderek.
‘’Aman, o kadar değerli taşları var da neden sıradan bir lisede çalışıyorlardı? İkisi de fakirdi. ‘’ dedi omuzlarını silkerek Belisa.
''Yanılıyorsun. ‘’ dedi Balun. Biz mezun olduğumuz yıl Aktin emekli olmuştu. Arabasını hatırlamıyor musunuz? Üstelik gayet de güzel bir ev almıştı. Emekli parası bunlara yetmezdi. Güye miras kalmış falan. Geçen yıl öldü. Müdüre de soruşturma açıldı. Şehir dışında yapılan şu lüks villalardan 7 tane almış. Birisi şikayet etmiş. '' dedi Balun.
‘’Vay anasını! Bizim müdüre bakın siz! Peki nereden bulmuş o kadar parayı? Ona da mı miras kalmış? ‘’ dedi Belisa.
‘’Yurtdışında kardeşi çalışıyormuş, yatırım yap diye buna para vermiş güya. Sonrasında evleri satıp başka şehire taşındı. ‘’ Gözlerini kısarak birbirlerine bakmaya başladılar.
''Geceleri okulda kalan var mı? ''diye sordu Nessa. Kasabada çıkan her dedikoduyu haber alan Vaşya'nın kızı olan Balun:
''Şişman Freda bekçilik yapıyor ama karısına söylediğine göre her akşam on gibi odasına çekilip uyuyormuş. Sabah altıya kadar hiç uyanmıyorum diyormuş. '' dedi.
''Doğrudur; Freda şeker hastası, uykuya bayılır. '' dedi Belisa.
‘’Artık bir şey kalmamıştır ama abinlerin gördükleri merdivenli kısım duruyordur. Oraya da beton döktürmediler ya! ‘’ dedi Nessa.
Sonradan tek hatırladıkları sorarcasına birbirlerine baktıkları olacaktı. İlk kim okula girme fikrini ortaya atmış, kim kabul etmiş, ilk kim, alt kattaki mutfak camını kırıp teli kesmişti hiç hatırlamıyorlardı. Freda'nın odası diğer uçtaydı ve zaten top patlasa duyacağı şüpheliydi. Bir miktar ayılmış olabilirlerdi ama yine de hala sarhoştular. Yoksa bodruma inen merdivenlerden inerken o kısmın ışıklarını açmazlardı. Gerçi başka türlü de inemezlerdi, çünkü çok karanlıktı. Bodrum kapısının kolunu kıvırıp açıldığını gören Balun gülümsedi.
''Bu bir şans değil mi? Ya da ilahi bir yardım! '' dedi gülerek.
''Şişşşt! Yavaş ol, Freda'nın uyanıp tuvalete falan gideceği tutabilir. Dikkatli olalım. '' dedi Nessa. Bodrum'un ışıklarını açtılar. Eski piyanolarla, bazı eski eşyanın olduğu tozlu bir yerdi burası. Köşede büyük boy bir ayna, kenarda üst üste yığılmış eski bordo rengi halılar vardı.
''Eeeee, hangi duvardaymış kapak? '' dedi Belisa.
''Nereden bileyim? '' dedi İsmil.
''Bence bu duvar. '' dedi Nessa. Çünkü sadece piyanonun altından bu duvar görünüyor. '' Yavaş yavaş duvarı elleriyle yoklamaya başladılar. Birden Balun bağırdı:
''Buldum galiba, şuraya bakın! '' Belisa'ın gösterdiği yerde duvar kağıdı diğer yerlere göre daha kirliydi. O kısma dokundular ama bir şey olmadı.
''İşte buraya kadar.'' dedi Balun. ''Bunun bir efsane olduğu da böylece ortaya çıktı. Çok uykum var, hadi çıkalım buradan. '' Hiç konuşmayıp duvardaki kirli parçaya bakan Nessa birden:
''Hayır! Efsane falan değil. '' diye fısıldadı. Sonra duvar kağıdındaki çiçeklerden birisini gösterdi.
''Bakın diğer çiçeklerin hepsinin tomurcukları kırmızı ama bununki mavi. Bence bu tomurcuğa basmamız lazım. ''dedi.
''Gerçekten de öyle. '' dedi İsmil ve işaret parmağıyla mavi noktaya bastı. Sessiz bir saniye sonrasında duvarda bir kısım açılmaya başladı ve bir pencere boyutuna gelince durdu. Kızlar birbirlerine baktılar.
''Ne yapacağız şimdi? '' dedi İsmil.
''Girip bakacağız tabii. '' dedi Balun.'' Başka bir gece tekrar bu sıkıntıyı çekecek değiliz. ''
''Bence de. '' dedi Nessa. İlk önce abisinin anısına İsmil girdi. Ellerini karşısına uzatarak yolunu bulmaya çalışırken birden ortalık aydınlandı. Bir kaç basamakla aşağıya iniliyordu. Fotoselli aydınlatma vardı. Böyle bir yerde buna kim neden ihtiyaç duymuş olabilirdi acaba? Kıvrılarak uzayan bir tünel vardı önlerinde. Bölmeden en son Balun geçmişti. Kapağın arkalarından kapandığını fark ettiler.
''Ne yapacağız şimdi?'' dedi korkuyla İsmil. ‘’Keşke gelmeseydik. ‘’
''Korkma İsmil! Aktin buradan çıkmadı mı? Elbette biz de çıkarız. Önce bir bakalım ne varmış bu tünelde. '' dedi analitik düşünebilen Nessa. On beş yirmi dakika kadar ilerlediler. Fakat tünel sağa-sola sapmadan dümdüz hafif aşağıya eğimli ilerliyor, ilerliyordu.
''Offf! Burada bir *ok yok! İndikçe iniyoruz. Benim uykum geldi. Geri dönelim.'' dedi Balun. Diğerleri aynı anda:
''Olmaz!'' diye bağırdılar.
''Her gece buraya mı geleceğiz? Mutfak camının kırıldığını görünce güvenliği artırırlar. Biraz sabret. Ne olduğunu öğrenip öyle döneriz. Yarın akşama kadar uyursun. '' dedi Belisa. Balun memnuniyetsiz bir ifadeyle tam ağzını açıyordu ki; büyük bir gürültü ile hepsi yerinden sıçradı. Sanki dev bir tencere boş tünelde yuvarlanmış ya da bir yerden düşmüş gibi bir sesti bu. Beş-on saniye sessizce beklediler. Dördü de korkuyla birbirlerine bakıyorlardı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL