Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Yeniçeri Ocağında Değişim
Yeniçeriler Osmanlı tarihinin en ilginç kurumlarından biri, hem disiplinleri hem de zamanla bozulan dramatik yapısının ele alındığı, Yeniçeri ocağının son dönemlerinde ki ahlaki çöküşü ile idealis...
1. Bölüm

Murat Ağa

40 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Kulaktan kulağa fısıldanan bir isimdi Murat Ağa. Yeniçeri Ocağı'nın en kıdemli, en hünerli ustalarındandı. Yılların yorgunluğu sakalında aklar olsa da, kılıç kuşanışındaki zarafet, ilk günkü gibi dimdik duruşunu anlatırdı adeta. Fakat son zamanlarda gözlerinin içi gülmüyor, ocağın avlusunda dolaşırken ayakları eski ağırlığını taşıyordu. Çünkü ocağın içinde bir şeyler kokuşmuş, disiplin yerini düzensizliğe, sadakat yerini çıkar hesaplarına bırakmıştı.

Bir akşam, ocaktan yeni ayrılmış, henüz on yedisinde taze bir yeniçeri olan Ali, Murat Ağa'nın yanına geldi. Yüzünde bir endişe, gözlerinde bir keşif vardı.

"Murat Ağa," dedi, sesi titrek ama kararlı, "Karanlıkta konuşulanları duydum. Bir grup yeniçeri, padişaha karşı bir planın içinde. Adlarını bile duymak istemezsiniz."

Murat Ağa, Ali'nin gözlerine baktı. O gözlerde, yıllar önce kendi taşıdığı o saf inancı, vazife aşkını gördü. Ama artık o ateş sönmüş, yerini bir buz gibi şüpheye bırakmıştı. Yine de içinde bir ses, bu genceğene yardım etmesi gerektiğini söylüyordu.

"Peki," dedi, derin bir nefes alarak, "Neler biliyorsun?"

Ali, duyduklarını anlattıkça, Murat Ağa'nın yüreği burkuldu. Ocağın temel prensiplerine ihanet ediliyordu. Sadakat, sadece kâğıt üzerinde kalmış bir yemine dönüşmüştü. O gece, Murat Ağa uzun uzun düşündü. Yılların verdiği tecrübe, ona sadece kılıç kullanmayı değil, insan yüreğini okumayı da öğretmişti.

Ertesi gün, padişahın huzuruna çıktı. Yere kapanıp, duyduklarını olduğu gibi aktardı. Fakat padişahın yüzündeki ifade, onu şaşırttı. Hiddetlenmek yerine, derin bir kederle başını salladı.

"Murat Ağa," dedi padişah, sesi ağır, "Ben bu ihanetin farkındayım. Ama senin gibi bir askerin, bu yaşında, bu riski alarak bana gelmesi... İşte asıl yaralayan bu."

Murat Ağa, huzurdan ayrılırken, aklı karışmıştı. Padişah zaten biliyordu. Peki neden harekete geçmemişti? Belki de bekliyordu. Belki de, ocağın içinden çıkacak bir sadakat işaretini.

O gece, isyancı grup harekete geçti. Ancak bekledikleri gibi olmadı. Padişahın muhafızları, onları avlunun ortasında karşıladı. Çatışma kısa sürdü. İhanet, kendi karanlığında boğuldu.

Murat Ağa, olan biteni uzaktan izledi. Ali yanına geldi, yüzünde zaferin gururu vardı.

"Kurtardık, Murat Ağa! Ocağı kurtardık!"

Murat Ağa, genceğenin omzuna elini koydu. Gözlerinde, bir ustadan çırağına geçen bir bilgelikle,

"Evlat," dedi, "Ocak, kılıçlarımızla koruduğumuz bir bina değildir. O, yüreklerimizde taşıdığımız bir inançtır. Bugün birkaç isyancıyı yendik, evet. Ama asıl savaş, bu inancı her daim canlı tutabilmekte. Unutma, bizler sadece padişahın değil, adaletin ve düzenin de bekçileriyiz."

Ertesi sabah, güneş Yeniçeri Ocağı'nın avlusuna her zamankinden daha parlak doğdu. Murat Ağa, Ali'ye eski bir kılıç uzattı.

"Bu kılıç," dedi, "Sadece düşman değil, aynı zamanda karanlık niyetleri de kesmek içindir. Onu taşımak, bir yük değil, bir onurdur."

Ali, kılıcı saygıyla aldı. Murat Ağa'nın gözlerinde, yıllar sonra ilk kez, küçük bir ışık parladı. Belki de ocak, bu genç yürekler sayesinde yeniden doğacaktı. Çünkü sadakat, sadece geçmişe değil, geleceğe de bir mirastı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL