Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Su Da Yanar
Kalbimi yaslayacak, başımı koyacak bir yere eksikliğim hiç dinmedi benim. Hep bir şeylere eksik hep bir yerlere geç kalmışlık...Garip bir duygu. Nerede neyin eksik olduğunu bilmeden bilinçaltı ...
51. Bölüm

Nerede Benim Masallarım

12 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Henüz yankısına düşmemiş bir sözün eşiğinde duruyorum.

Dudaklarımda kalbine henüz dokunmamış bir kelâm var; göğün unutulmuş sayfasında, mürekkebi rüzgâr olan yarım bir cümle gibi bekliyor.

Dünya bir anlığına duruyor ve ben, o duruşun içindeki sessiz titreyişle kendi yankıma çarpıyorum.

İçimden ince bir su sızıyor; belki yaklaşmakta olan tufanın ilk hecesi, belki de sükûtun tam kendisi. Küllerimden doğan kuşlar hiçliğin kıyısına doğru göç ediyor; her kanat darbesinde bir çiğ daha düşüyor toprağa ve ben, her damlada içimdeki zamanın ağırlaştığını hissediyorum.

Gölgeme dokunmaman gerektiğini biliyorum; çünkü orada zaman uyur, sözler sessizliğin çocukluğuna çekilir.

Kalbim bir dağ gibi ağırlaşıyor; dualarım sisle mühürleniyor. Yıldızlar içime doğru sönüyor ve göğsümdeki bir ışık, kendini unuta unuta yanmayı sürdürüyor.

Unutmadım.
Bir bakışının mevsimleri toprağa gömdüğü o anı…
Bir nefesinin taşları bile ağlatan yankısını…

Şimdi bir çiçeğin uykusundayım; düşe henüz düşmemiş bir ses gibi bekliyorum. Kader, avuçlarımda ince bir rüzgâr hâline geliyor: her hecesi yokluğa yazılmış bir dua. Ve eğer sen, bu sessizliğin orta yerinde adımı fısıldarsan—belki küllerimden yeniden doğarım.

Bazen rüzgârın unuttuğu harflerle konuşuyorum. Her kelime, bir hatıranın küllerinden yeniden yükseliyor.

Zaman, alnımda ince bir yara gibi duruyor; dokundukça çağlar susuyor, aynalar titriyor. Gökyüzüyle aramda eski bir sır var; ona ne zaman baksam, o sır biraz daha derinleşiyor.
Bir yıldız düşüyor içime ve ben, ışığın sessizliğini dinliyorum.

Ayaklarımın altındaki toprak bile fısıldıyor: “Unutma.”
Çünkü unutan, kendinden eksilir.

Ama ben artık biliyorum; unutuş da bir hatırlayış biçimidir.
Bazen en güzel sessizlik, Yaratan’ın bize fısıldadığı kelimedir.

Rüzgâr o gün sessizdi ama taşıdığı her ayrıntıyla konuşuyordu. Bir yaprak düşerken zamanı yavaşlatıyor, geçmişi ve şimdiyi aynı çizgiye topluyordu.

Gözlerimi kapattım; yalnızca nefesimi ve kalbimin atışını dinledim. Su birikintisine baktığımda yüzüm değil, çocukluğum yansıdı: çamurlu dizler, yırtık defterler, yanlış yazılmış ilk kelimeler… Hiçbiri gitmemişti aslında; belki de unutulan bizdik, hatıraların arasında savrulup duran.

Ama o anda her şey yeniden birleşti: toprak, gökyüzü, su ve ben. Kırılmış parçalarım tek bir yansıma gibi birbirine yaslandı. Sessizlik konuşmaya başladı; kelimelerle değil, titreyen yapraklarla, esen rüzgârla, kalbimdeki o ince sızıyla…

Sonra bir kuş geçti; yalnızdı ama kanatlarında bir şarkının son dizesini taşıyordu. Uçuşunda hem hüzün vardı hem de derin bir huzur. Çünkü rüzgâr, unutulan her şeyi bir yere bırakmayı bilir—sessizce, yeniden.

Acının sessizliği, çığlıktan daha keskindir. Bazı yaralar gizlenir; çünkü kelimeler bazen acının ağırlığını taşıyamaz. Bir bakış, bir nefes, bir adım bile yürekteki sancıyı anlatmaya yetmez.

İçte tutulan acılar, insanın içinde ağır bir yankı bırakır; her anı, her hatıra o yankıya katılır. Bu görünmez çığlık insanı yalnızlaştırır ama aynı zamanda dayanmanın ne demek olduğunu da öğretir.

Ve sonunda kendime sorarken buluyorum:
Nerede benim masallarım?

Çocukken geceleri yastığımın altına sakladığım, yıldızların arasına kaçıp giden o hikâyeler nerede? Odam artık sessizlikle dolu ve duvarlar başka bir dil konuşuyor sanki. Masallarımı rüzgârda, eski kokularda, sararmış sayfaların arasında arıyorum… ama her sayfa boş, her köşe sessiz.

Belki de masallar, büyüdüğümüzde saklanmayı öğrenir. Belki bizi bulmamız için değil, bizi beklememiz için vardırlar. Yine de soruyorum:

Nerede benim masallarım
Ve neden hâlâ bulamıyorum onları?

Belki de cevap aramakta değil; yeniden yaratmakta…

Belki masallarım, hayal gücümün derinliklerinde, kaybolmuş gibi görünen ama hâlâ yaşayan o eski seslerde saklı.

Ve belki tek yapmam gereken, onlara yeniden hayat vermek.

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL