Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi öğretisinin temelini oluşturan etik ilkelerin (eline, beline, diline sahip olmak, rızalık, özeleştiri) tarihsel bir perspektifle nasıl şekillendiğini incelemektedir. İddia odur ki, bu felsefi ve ahlaki sistem, İslam'ın erken döneminde yaşanan ve bir "iç savaş" (fitne) ve "hilafetin gasbı" olarak yorumlanan olaylara, özellikle de Hz. Muhammed'in ailesi (Ehlibeyt) ve taraftarlarına yönelik baskı ve şiddet olaylarına tepki olarak teşekkül etmiştir. Hz. Ali'nin hilafet hakkının elinden alındığı, oğlu Hz. Hüseyin ve Kerbela'da katledildiği ve sonrasında Emevi-Haşimi çatışmasıyla devam eden süreç, Alevi kimliğinin kurucu travmasıdır. Bu çalışma, söz konusu tarihsel anlatıların, "zalim" (ezen) ile "mazlum" (ezilen) ikiliğini merkeze alan bir dünya görüşünü ve buna karşı bir savunma mekanizması olarak geliştirilen katı ahlaki kurallar ile "rızalık" gibi barışçıl toplumsal modelleri nasıl beslediğini analiz edecektir. Makale, birincil kaynaklar (Buyruk, nefesler) ve ikincil akademik literatür ışığında, tarihsel hafızanın inanç sistemlerinin ontolojisini nasıl belirlediğine dair bir vaka incelemesi sunmayı amaçlamaktadır.
Alevi-Bektaşi geleneği, sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda derin bir tarihsel bilinç ve bu bilincin ürettiği bir ahlaki reaksiyondur. "Eline, beline, diline sahip ol" gibi ilkeler veya "rızalık yoluna gir" gibi çağrılar, soyut felsefi önermeler olmaktan ziyade, tarihte belirli bir gruba yönelik algılanan haksızlıklara, zulme ve ihanete bir cevap olarak formüle edilmiştir. Bu makale, bu reaksiyoner etiğin köklerini, İslam tarihinin en erken ve en tartışmalı dönemlerinde, özellikle de Hz. Muhammed'in vefatı sonrasında yaşanan veraset krizinde aramaktadır.
1. Bölüm: Kurucu Travma: Saqifa, Fitne ve Kerbela
Alevi anlatısında tarih, bir dizi haksızlık ve ihanetle başlar.
Saqifa Toplantısı ve Hilafet Sorunu: Hz. Muhammed'in vefatı (632) sonrasında, Ensar ve Muhacirin'in toplandığı Saqifa'da Hz. Ebubekir'in halife seçilmesi, Alevi kaynaklarında (örneğin, Buyruk ve pirlerin nefeslerinde) Hz. Ali'nin "divanına" vasiyet edilmiş hilafet hakkının gaspı olarak sunulur. Bu olay, Gadir-i Hum hutbesi (Hz. Muhammed'in, "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" sözü) ile çeliştiği iddiasıyla meşruiyet krizinin başlangıcıdır. Tarihçi Wilferd Madelung (The Succession to Muhammad), bu sürecin çok daha karmaşık ve Hz. Ali'nin lehine argümanlar barındırdığını detaylandırır.
Birinci Fitne ve Hz. Osman'ın Katli: Hz. Osman'ın katli ve sonrasında çıkan iç savaş, toplumsal parçalanmanın derinleştiği bir dönemdir. Hz. Ali'nin halifeliği bu kaos ortamında başlar.
Cemel Vakası ve Sıffin Savaşı: Hz. Aişe, Talha ve Zübeyr ile yapılan Cemel Savaşı ve ardından Muaviye ile yapılan Sıffin Savaşı, Müslüman toplumunun silahlı gruplara bölünmesidir. Laura Veccia Vaglieri (Cambridge History of Islam), bu savaşların mezhepsel ayrışmaların temelini nasıl attığını analiz eder.
Kerbela: Travmanın Zirvesi: Hz. Hüseyin ve yakınlarının, Muaviye'nin oğlu Yezid'in ordusu tarafından Kerbela'da susuz bırakılarak katledilmesi (680), travmayı ebedileştiren ve sembolleştiren olaydır. Bu, sadece siyasi bir cinayet değil, aynı zamanda Ehlibeyt'e ve onun temsil ettiği değerlere yönelik bir saldırı olarak okunur. Heinz Halm (Shi'a Islam: From Religion to Revolution) Kerbela'nın Şii dünyasındaki merkezi önemini vurgular. Alevi-Bektaşi edebiyatında bu, en yoğun ağıtların (mersiye) konusudur.
2. Bölüm: Tarihsel Anlatının Karakter Analizi: Zalim, Mazlum ve İhanet
Bu tarihsel süreç, Alevi dünya görüşünde bir dizi arketipik karakter yaratmıştır.
Zalim (Zalim/Despot): Gücü gasp eden, hakkı çiğneyen, merhametsiz olan figürdür. Yezid, bu karakterin prototipidir. Ancak zalimlik, sadece Yezid ile sınırlı değildir; Ebubekir, Ömer ve Osman'ın hilafetleri de bu kategoriye bir ölçüde dahil edilerek "Üçler" veya "Dörtler" olarak anılır ve lanetle anılmaları (tevella ve teberra) bir inanç esası haline gelir.
Mazlum (Ezilen/Haklı): Hakkı yenen, zulme uğrayan ama asla boyun eğmeyen, onurlu figürdür. Hz. Ali (özellikle hilafetinin tanınmaması açısından), Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri, ve Nesîmî gibi sonraki dönem şehitleri bu karakteri temsil eder.
Hain (İhanet Eden): Aslında yoldaş olması beklenen ama zalimin yanında yer alan veya sessiz kalan figürdür. Sıffin'de Hz. Ali'yi hileyle mağlup eden Amr ibn al-As veya Kufe halkının Hz. Hüseyin'i davet edip sonra onu yalnız bırakması, ihanet motifini besler.
İşte bu tarihsel okuma, metinde verilen etik ilkeleri anlamak için anahtardır. Sürekli "mazlum" konumuna düşürülmüş bir topluluğun kolektif hafızası, onu iki şeye iter:
İçe Kapanma ve Katı Ahlak Kuralları: Topluluğu dış tehditlere (zalimlere ve hainlere) karşı korumak için son derece katı toplumsal normlar geliştirilir. "Eline, beline, diline sahip ol" ve "yanlış eşikten girme" (yani, yabancıların/rakiplerin sosyal alanına karışmama) gibi kurallar, toplumsal bütünlüğü ve saflığı (paklık) korumanın bir aracıdır. Bu, dış dünyanın "yanlış" ve "tehlikeli" olduğu algısından kaynaklanan bir savunma mekanizmasıdır.
Mazlumla Özdeşleşme ve Şiddetten Kaçınma: Kendi tarihini zulüm gören taraf olarak okuyan bir gelenek, şiddeti meşru bir araç olarak göremez. Bu nedenle "incinsen de incitme" ilkesi, sadece bir erdem değil, aynı zamanda varoluşsal bir stratejidir. Zalim olmamak, topluluğun kimliğinin en temel garantörüdür. Martin Sökefeld (Alevi Politics in Turkey and Europe), Alevi kimliğinin bu "anti-zalim" duruşunun modern siyasete nasıl yansıdığını tartışır.
4. Bölüm: alternatif Bir Toplum Modeli: Rızalık Yolu ve Kâmil İnsan
Tarihsel anlatıda sürekli "hakkının yenmesi" teması, toplum içinde "hakkı gözetme"yi en yüce erdem haline getirmiştir. Bu da "rızalık" kavramını doğurur.
Rızalık = Adalet: Rızalık, sadece "gönül alma" değil, derin bir hakkaniyet ve adalet arayışıdır. Bir anlamda, dış dünyada bulunamayan adalet, topluluğun içinde inşa edilmeye çalışılır. "Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür" ilkesi, mikro düzeyde bir adalet tesis etme eylemidir.
Kâmil İnsan = Yezid'in Zıddı: İnsan-ı kâmil olma yolculuğu, tarihsel düşmanın (Yezid'in, zalimin) temsil ettiği her şeyin tersini inşa etmektir: Açgözlülük yerine helal kazanç, zulüm yerine merhamet, adaletsizlik yerine rızalık, cehalet yerine özeleştiri (kendini yoklamak). İrene Melikoff (Uyur İdik Uyardılar), kâmil insan idealinin Bektaşi geleneğindeki merkeziyetinden bahseder.
Sonuç
Alevi-Bektaşi etik kodları, tarihsel bir travmanın soylu bir tepkisidir. Hilafetin gasbı ve Ehlibeyt'e yönelik şiddet anlatıları, bir topluluğun hafızasında "biz" (mazlum, haklı, erdemli) ve "onlar" (zalim, hain, cahil) şeklinde keskin bir ayrım yaratmıştır. Bu ayrım, topluluğu dış dünyadan korumak için katı bir iç ahlak disiplini ("eline, beline, diline sahip ol") geliştirmesine ve kendi içinde, dışarıda bulamadığı adaleti tesis etmeye çalıştığı bir model (rızalık yolu) inşa etmesine neden olmuştur. "İncinme, incitme" ilkesi, bu sürecin en özlü ifadesidir: Tarihin mazlumları, asla zalimlere dönüşmeyecektir. Dolayısıyla, bu felsefe, sadece dini bir öğreti değil, aynı zamanda travmatik bir geçmişle yüzleşme ve onu aşma çabasının etik bir tezahürüdür.
Kaynakça (Örnek)
Birincil Kaynaklar:
Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu veya İmam Cafer Buyruğu).
Nesîmî, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Hatayi gibi ozanların Divan ve Nefesleri.
İkincil Kaynaklar (Akademik):
Madeline, Wilferd. The Succession to Muhammad: A Study of the Early Caliphate. Cambridge University Press, 1997.
Halm, Heinz. Shi'a Islam: From Religion to Revolution. Markus Wiener Publishers, 1997.
Ayoub, Mahmoud M. Redemptive Suffering in Islam: A Study of the Devotional Aspects of Ashura in Twelver Shi'ism. De Gruyter, 1978. (Kerbela'nın teolojik yorumu için).
Ocak, Ahmet Yaşar. Babailer İsyanı: Aleviliğin Tarihsel Altyapısı Yahut Anadolu'da İslam-Türk Heterodoksisinin Teşekkülü. Dergah Yayınları, 2020.
Sökefeld, Martin. Struggling for Recognition: The Alevi Movement in Germany and in Transnational Space. Berghahn Books, 2008.
Sharon, Moshe. Black Banners from the East: The Establishment of the Abbasid State. The Magnes Press, 1983. (Emevi-Haşimi çatışmasının arka planı için).
Dressler, Markus. Writing Religion: The Making of Turkish Alevi Islam. Oxford University Press, 2013. (Modern Alevi tarihyazımı için).
Vaglieri, Laura Veccia. "The Patriarchal and Umayyad Caliphates", The Cambridge History of Islam, Vol. 1A, ed. P.M. Holt et al. Cambridge University Press, 1970.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.