Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
20. Bölüm

Rasyonalist Bir Etik Model Olarak Rızalık: Aklın, Sorumluluğun ve Telafinin Felsefesi

21 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bir Metafor Olarak Köpek

"Hak, Muhammed, Ali. Ey Dede! Sana dil verdim, haktan ve hakikatten yana baş kaldır. Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap. Bu yolda incinme, incitme; dar gel, doğru söyle." İşte bu yola girene, RIZALIK yolunda denir.

Şu örnek üzerine düşünelim: Bir köpek kümese girer ve tavukları yer. O bir hayvandır ve bu eyleminin iyi ya da kötü olduğunu bilemez. Aynı şekilde, bazı insanlar da sûrette insan olabilir (yani insan suretindedir), ancak yaptığı bir eylemin iyi mi kötü mü olduğunun bilincinde değilse, o sîrette hayvan (yani özü itibarıyla) olarak kalır.

Kişi, yaptığı eylemin iyi veya kötü olduğunun bilincine varırsa, işte o zaman sûrette insan, sîrette de insan olma yoluna girer. Fakat kemale ermek için bu da yetmez. O kişi, yediği tavukların parasını, zarar verdiği sahibine öder ve onun rızalığını alırsa, artık sûrette insan, sîrette insan-ı kâmil olma mertebesine yükselir ve gerçek rızalık yolunda ilerler.

Bu yolun özü, kişinin tüm sıkıntıları kendinden bilmesidir. "Ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim." sözü bu hakikati ifade eder. Nasıl ki el, gövdenin kaşındığı yeri bilirse, can da kendi derdinin dermanını içinde taşır.

Bu yolun yolcuları ikiye ayrılır: Ârifler ve kâmiller, daima özünü yoklar; cahiller ise daima kendini aklar. İnsan-ı kâmil, sürekli özünü yoklayarak eksiğini ve kusurunu bulur. Maddi veya manevi olarak zarar verdiği her mazlumun zararını, ziyanını tazmin eder ve nihayetinde rızalık yoluna girer. İşte esas olan da budur.

Alevi metnindeki "kümesdeki köpek" metaforu, insanlık durumuna dair derin bir fenomendir. Köpek, eyleminin etik sonuçlarından habersizdir; onun için eylem, sadece içgüdüsel bir doyumdur. Buradan hareketle, bu metafor insanın bilinç, özgürlük ve sorumluluk üçgenindeki yerini anlamak için kullanabilir.


Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezinde yer alan "rızalık" kavramını, 17. ve 18. yüzyıl Batı Rasyonalizmi'nin akıl (Lat: ratio), öz-sorgulama ve etik sistem oluşturma çabaları ışığında yeniden okumayı amaçlamaktadır. Metinde geçen "köpek metaforu", Descartes'ın "metodik şüphe"si ve Spinoza'nın "etik" anlayışı için bir analojik zemin oluşturur. Çalışma, rızalık yolunun, salt bir dini öğüt olmanın ötesinde, akılcı, sistematik ve evrensel bir etik model olarak değerlendirilebileceğini savunur. Bu model, bireyin (1) akılla eyleminin bilincine varma, (2) öz-eleştiri ile kusurunu tanıma ve (3) rasyonel bir telafi mekanizması (tazmin) kurma süreçlerinden oluşan rasyonel bir olgunlaşma (kemale erme) yoludur.

Anahtar Kelimeler: Rızalık, Rasyonalizm, Descartes, Spinoza, Etik, Öz-sorumluluk, Tazmin, Alevi-Bektaşi Felsefesi, Akıl.

Giriş: İki Dünyanın Kavşağında Bir Etik İlke

Aklı, bilginin ve ahlakın nihai kaynağı ve yargıcı olarak gören Rasyonalist felsefe, insanı "düşünen bir varlık" (Descartes) olarak tanımlar. Anadolu topraklarında ise Alevi-Bektaşi geleneği, insanı "rızalık yolunda" ilerleyen ve olgunlaşan bir varlık olarak konumlandırır. Bu makale, bu iki görüşün kesişim noktasını araştırmaktadır. "Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu, rasyonalist öz-sorgulamanın özünü barındırır. "Köpek metaforu" ise, aklı olmayan bir varlık ile aklı ve dolayısıyla etik sorumluluğu olan bir varlık (insan) arasındaki temel farkı ortaya koyar. Buradan hareketle, rızalık kavramı, dini bir kavram olmaktan çıkarılıp, rasyonel bir etik prensip olarak incelenecektir.

1. Bölüm: Rasyonalist Epistemoloji ve 'Köpek Metaforu' Bağlamında Etik Sorumluluk

Metindeki "köpek", aklı ve dolayısıyla eylemlerinin etik değerini bilme kapasitesi olmayan bir varlıktır. Bu durum, Rasyonalist felsefede aklın merkezî rolüne işaret eder.

Descartes ve "Düşünen Ben"in Doğuşu: Descartes'ın Metod Üzerine Konuşma'da ortaya koyduğu "Düşünüyorum, öyleyse varım" (Cogito, ergo sum) argümanı, bilinç ve öznenin kesin bilgisini akılda temellendirir. Köpek, "düşünmez" ve bu nedenle varoluşsal ve etik bir "ben" inşa edemez. İnsan ise, cogito sayesinde eylemlerinin faili olduğunun bilincine varır. "Yaptığının iyi ya da kötü olduğu bilincine varırsa sûrette insan sîrette insan olur" ifadesi, tam olarak bu Descartesçı "bilinçlenme" anına karşılık gelir. İnsan, aklı vasıtasıyla "kötü" bir eylem yaptığını bilebilir; bu bilme hali, onu hayvandan ayıran ve etik sorumluluk yükleyen temel faktördür.

Spinoza ve 'Yeterli Fikirler': Spinoza, Etika'sında "yetersiz fikirler" (passive, edilgen) ile "yeterli fikirler" (active, etkin) arasında ayrım yapar. Köpeğin tavuk yemesi, yetersiz fikirlerle (içgüdü, arzu) yönlendirilen edilgen bir harekettir. İnsanın bu eylemin sonuçlarını "yeterli bir fikir" ile, yani açık-seçik ve rasyonel olarak kavraması, onu edilgenlikten etkinliğe, sorumsuzluktan sorumluluğa taşır.

2. Bölüm: Metodik Şüphe ve Öz-Eleştiri: "Arif Olan Özünü Yoklar"

Rasyonalizm, doğru bilgiye ulaşmanın yolunu kökten bir şüphe ve sistematik bir sorgulama olarak görür. Bu, metindeki öz-eleştiri çağrısıyla birebir örtüşür.

Descartesçı Şüphe ve İçe-Yönelme: Descartes, her şeyden şüphe ederek (metodik şüphe) en sağlam temeli, düşünen benliğinde bulur. Metindeki "Arif olan özünü yoklar" ilkesi, bu şüphenin etik alana uyarlanmış halidir. Birey, dış dünyayı ve başkalarını suçlamadan önce ("suç taşta mı sende mi?"), kendi içine dönerek eylemlerini, niyetlerini ve kusurlarını Descartesçı bir kesinlikle sorgulamalıdır.

Cahilliğin Tanımı: "Cahiller kendini aklar" ifadesi, rasyonalist perspektiften, aklı kullanmama, kendi fikirlerini ve eylemlerini eleştirel bir süzgeçten geçirmeme halidir. Bu, Spinoza'nın "yetersiz fikirler" esareti altında yaşamakla eşdeğerdir. Kâmil insan ise, sürekli bir öz-inceleme (introspection) halindedir; bu da rasyonalist düşünürün sürekli akıl yürütme haline benzer.

3. Bölüm: Rasyonel Bir Etik Sistemin Üç Rasyonel Adımı: Farkındalık, Sorumluluk, Telafi (Tazmin)

Rızalık yolu, rasyonel bir algoritma gibi işleyen üç aşamalı bir süreçtir. Bu, Spinoza'nın geometrik yöntemle yazdığı bir etik sistem kadar sistematiktir.

Akılsal Farkındalık (Cogito): Birey, aklı sayesinde eyleminin "kötü" olduğunu idrak eder (Köpek → Sûrette İnsan aşaması).

Akılsal Sorumluluk Alma (Suç Sendedir): Birey, Descartesçı şüpheyi içselleştirip hatanın kaynağını dışarıda değil, kendinde arar. Bu, rasyonel bir öz-kabuldür.

Akılsal Telafi Mekanizması (Tazmin): Bu, sistemin en rasyonel ve en devrimci kısmıdır. Hatanın telafisi, soyut bir "öte dünya" cezasına veya tövbeye bırakılmaz. Maddi ve manevi zarar, rasyonel bir şekilde hesaplanır ve tazmin edilir. "Yediği tavukların parasını vermek", somut, ölçülebilir, rasyonel bir çözümdür. "Rızalık almak" ise, toplumsal barışı (social contract) sağlayan akılcı bir uzlaşı mekanizmasıdır. Bu süreç, bireyi, Spinoza'nın tabiriyle, "daha özgür ve daha etkin" bir varlık haline getirir; yani insan-ı kâmil mertebesine ulaştırır.

4. Bölüm: Rasyonalist Hümanizm ve 'Allah'ı İnsan Yarattı' Yorumu

"Allah'ı insan yarattı bakışıyla bak" ifadesi, en radikal haliyle rasyonalist bir teolojik eleştiridir.

Aklın Yüceltilmesi: Bu ifade, insan aklının ürünü olmayan, mutlak ve dogmatik bir tanrı fikrini reddeder. Tanrı tasavvuru dahil tüm kavramlar, insan aklının sınırları içinde şekillenir. Bu, Descartes'ın, Tanrı'nın varlığını bile "düşünen ben"in fikirlerinden yola çıkarak kanıtlamasıyla paralel bir akıl yürütmedir.

Feuerbach ve Yabancılaşma: Bu görüş, Ludwig Feuerbach'ın Hıristiyanlığın Özü'ndeki "Tanrı, insanın yabancılaşmış özüdür" tezinin Anadolu'daki yankısı gibidir. İnsan, kendi mükemmel niteliklerini (akıl, adalet, merhamet) dışsallaştırıp bir "Tanrı" fikri yaratmış, sonra da kendi yarattığı bu fikrin karşısında kendini küçük görmüştür. Metnin çağrısı, bu yabancılaşmayı kırarak, ahlakı ve değerleri dışsal dogmalarda değil, insanın kendi aklında, vicdanında ve toplumsal ilişkilerinde (rızalık) aramasıdır.

Sonuç: Evrensel Bir Rasyonel Etik Olarak Rızalık

Alevi-Bektaşi öğretisindeki rızalık kavramı, Rasyonalist felsefenin araçlarıyla analiz edildiğinde, evrensel bir etik model olarak karşımıza çıkar. Bu model;

Descartesçı bir öz-bilinç ve öz-sorgulama ile başlar,

Spinozacı bir etkinlik ve özgürleşme hedefine sahiptir,

Ve nihayetinde Feuerbachçı bir hümanizm ile taçlanır.

"İncele, analiz sentez çözümleme yap" çağrısı, bu yolun nasıl yürüneceğinin anahtarını verir: Dogmayla değil, eleştirel akılla. Rızalık yolu, insanı, kendi eylemlerinin rasyonel faili, hatalarının rasyonel müfettişi ve telafinin rasyonel mimarı olmaya davet eden, son derece modern ve ilerici bir etik sistemdir.

Kaynakça (Örnek)

Birincil Felsefi Kaynaklar:

Descartes, René. Metot Üzerine Konuşma. (Çev. K. Sahir Sel). Pinhan Yayıncılık.

Spinoza, Baruch. Etika. (Çev. Ç. Çevik). Dost Kitabevi Yayınları.

Feuerbach, Ludwig. Hıristiyanlığın Özü. (Çev. Z. Özlem). İdea Yayınevi.

Birincil Dinî-Tasavvufi Kaynaklar:

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).

Kaygusuz Abdal. Budala-name.

İkincil Akademik Kaynaklar:

Ocak, Ahmet Yaşar. Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.

Melikoff, Irene. Uyur İdik Uyardılar: Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları. Demos Yayınları.

Nadler, Steven. Spinoza: Bir Yaşam. (Çev. B. S. Şener). Alfa Yayınları.

Cottingham, John. Descartes. (Çev. B. D. Özkan). Dost Kitabevi Yayınları.

Karşılaştırmalı Çalışmalar:

Kur'an-ı Kerim Meali (İlgili ayetler için karşılaştırma amacıyla).

Kitab-ı Mukaddes (İlgili bölümler için karşılaştırma amacıyla).
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL