Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, coğrafi ve tarihsel olarak birbirinden uzak iki kadim öğreti olan Alevi-Bektaşilik ve Jainizm'in etik sistemlerini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Temel odak noktası, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezinde yer alan "Rızalık" (karşılıklı razı olma, gönül birliği) kavramı ile Jainizm'in temel taşı olan "Ahimsa" (şiddetsizlik) ilkesidir. Çalışma, her iki geleneğin de sadece "zarar vermeme"yi değil, aynı zamanda verilen zararın aktif olarak telafi edilmesi ve bireyin sorumluluk bilinciyle olgunlaşması gerektiği üzerinde nasıl durduğunu analiz eder. "Eline, beline, diline sahip ol" üçlemesi ile Jainizm'in "Üç Mücevheri" (Doğru Bilgi, Doğru Görüş, Doğru Davranış) arasındaki paralellikler incelenir. Ayrıca, iki gelenekteki "kamil insan" (insan-ı kâmil) ve "jina" (fatih, kurtulmuş kişi) idealleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar irdelenir.
Dünya dinler tarihi, insanlığın iyilik, erdem ve doğru yaşam arayışının farklı kültürlerdeki tezahürleriyle doludur. Anadolu coğrafyasının sufistik yorumu Alevi-Bektaşilik ile Hindistan'ın en eski dinlerinden biri olan Jainizm, görünüşte birbirinden çok farklı olsalar da, derinlemesine incelendiğinde şaşırtıcı benzerlikler taşıyan etik sistemlere sahiptir. Bu çalışma, her iki geleneğin de merkezine yerleştirdiği, eylemin sonuçlarından kişisel sorumluluk alma ve verilen zararı telafi etme erdemini fenomenolojik bir yaklaşımla karşılaştırmayı amaçlamaktadır.
1. Bölüm: Temel Etik İlkelerin Karşılaştırılması
A. Alevi-Bektaşi Geleneğinde "Üçler Kuralı":
Eline Sahip Ol: Hırsızlık yapmamak, helal kazanç. ("Koymadığını alma")
Beline Sahip Ol: İffet, cinsel ahlak. ("Yanlış yatakta uyuma")
Diline Sahip Ol: Yalandan, gıybetten, kötü sözden kaçınmak. ("Görmediğini söyleme, incitme")
B. Jainizm'de "Üç Mücevher" (Triratna) ve Beş Büyük Yemin (Mahavrata): Jainizm'in temel etik çerçevesi, keşişler (monks) için geçerli olan ve laiklerin (householders) daha hafif formunu uyguladığı Beş Büyük Yemin üzerine kuruludur:
Ahimsa (Şiddetsizlik): Tüm canlılara (jiva) zarar vermemek. Bu, sadece fiziksel şiddet değil, sözle ve düşünceyle de şiddet uygulamamaktır.
Satya (Dürüstlük): Yalan söylememek.
Asteya (Çalmamak): Hırsızlık yapmamak.
Brahmacharya (İffet): Cinsel perhiz (keşişler için) veya sadakat (laikler için).
Aparigraha (Mülksüzlük/Sade yaşam): Maddi ve manevi bağlardan, açgözlülükten kurtulmak.
Karşılaştırmalı Analiz: İki sistem arasındaki paralellikler çarpıcıdır. Eline sahip olmak, Asteya ve Aparigraha ile; Beline sahip olmak, Brahmacharya ile; Diline sahip olmak ise Satya ve düşünsel şiddetten kaçınma boyutuyla Ahimsa ile doğrudan örtüşmektedir. Her iki gelenek de bireyi, eylem, söz ve düşünce üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmaya davet eder.
2. Bölüm: Sorumluluk Bilinci ve Özeleştiri Mekanizması
"Arif olan özünü yoklar, cahiller kendini aklar" ilkesi, sürekli bir öz-eleştiri (nefs muhasebesi) sürecini emreder.
B. Jainizm'de Sorumluluk: Karma Teorisi Jainizm'deki karma anlayışı, Batı'daki kader anlayışından farklı olarak, son derece mekanik ve nedensel bir yasadır. Her eylem (fiil, söz, niyet), ruha (jiva) yapışan ince bir madde parçacığıdır (karma) ve bireyin kaderini belirler. İyi eylemler iyi karma, kötü eylemler kötü karma üretir. Bu, bireyin kendi kaderinden mutlak anlamda sorumlu olduğu, dışsal bir tanrı veya şansın etkisinin olmadığı bir sistemdir.
Karşılaştırmalı Analiz: Her iki gelenek de sorumluluğu tamamen bireye yükler. Alevi-Bektaşi öğretisindeki "suçu kendinde ara" vurgusu, Jainizm'in karma teorisinin teolojik çerçeveden yoksun, pratik ve felsefi bir yorumu gibidir. İkisi de "cahil" insanın kendini aklama eğilimine karşı çıkar.
3. Bölüm: Zararı Telafi Etme: Rızalık ve Ahimsa'nın Proaktif Yönü
A. Alevi-Bektaşi Geleneğinde Rızalık ve Tazmin: Buradaki en önemli nokta, olgunlaşmanın sadece "yapmamak"la değil, "yapılanı telafi etmek"le tamamlanmasıdır.
Tavuk Metaforu: Bilmeden hata yapan (sûrette insan), hatasını fark eden (sîrette insan) ve nihayetinde maddi-manevi tazminat ödeyip rızalık alan (insan-ı kâmil) aşamaları.
B. Jainizm'de Ahimsa'nın Pratik Sonuçları: Ahimsa sadece pasif bir "zarar vermeme" hali değildir. Zarar verildiyse, bunun sonuçlarını üstlenmeyi gerektirir. Jain keşişlerin yaşamındaki birçok uygulama (yere bakarak yürümek, suyu süzerek içmek) potansiyel zararı en aza indirme çabasıdır. Laik bir Jain için ise, farkında olmadan bir canlıya zarar verilmesi durumunda, bu durumu öğrenmek ve manevi olarak telafi etmeye çalışmak (örneğin, daha fazla hayır işi yapmak) bir sorumluluktur.
Karşılaştırmalı Analiz: İki gelenek de etiği, proaktif ve telafi edici bir süreç olarak görür. Alevi-Bektaşi geleneğindeki "rızalık alma" fiili, Jain bir tüccarın yanlışlıkla zarar verdiği birine tazminat ödemesi ve onunla barışması eylemiyle birebir örtüşür. Her ikisinde de nihai hedef, toplumsal barış (rızalık) ve bireysel arınmadır.
4. Bölüm: Nihai İdeal: İnsan-ı Kâmil ve Jina
A. Alevi-Bektaşi Geleneğinde İnsan-ı Kâmil: Olgunlaşmış insan demektir. "Dört Kapı"dan geçerek, eline-beline-diline hakim olan, özünü yoklayan, hatasını telafi eden ve nihayetinde "Rızalık Yolu"nda Hak-Muhammed-Ali mertebesine ulaşan kişidir.
B. Jainizm'de Jina (Fatih) ve Siddha: Jainizm'in nihai amacı, karma parçacıklarının zincirinden kurtularak (moksha) saf ruh haline dönmektir. Bunu başarana "Jina" (nefsani arzuları yenen fatih) denir. Öldükten sonra saf ruh haline ulaşmış olana ise "Siddha" adı verilir.
Karşılaştırmalı Analiz: Her iki gelenek de bir olgunlaşma ve arınma sürecini merkeze alır. Alevi-Bektaşilik'te bu süreç toplumsal ilişkiler içinde ("rızalık" ile) yaşanırken, Jainizm'de daha çok bireysel bir disiplin ve fiziksel dünyadan soyutlanma yoluyla gerçekleşir. Ancak ikisinin de temelinde, benliği aşma ve daha yüksek bir erdem haline ulaşma ideali yatar.
Sonuç
Alevi-Bektaşi öğretisindeki "Rızalık" ve Jainizm'deki "Ahimsa" ilkeleri, coğrafi ve kültürel kökenleri farklı olsa da, insanlığın ortak ahlaki arayışının benzer sonuçlarıdır. Her iki sistem de:
Bireyi eylem, söz ve düşüncelerinden sorumlu tutar.
Etik kuralları sadece yasaklar listesi olarak değil, aktif bir telafi ve barışma süreci olarak görür.
Nihai hedef olarak, benliği aşmış, olgunlaşmış bir insan modelini (İnsan-ı Kâmil / Jina) işaret eder.
Bu karşılaştırma, farklı inanç sistemlerinin, evrensel insani değerler etrafında nasıl benzer çözümler üretebileceğini göstermesi açısından önemlidir. "Rızalık" kavramı, Ahimsa'nın toplumsal ilişkilerdeki pratik ve diyalojik bir yorumu; Ahimsa ise Rızalık'ın tüm evrene yayılan metafizik bir temeli olarak okunabilir.
Kaynakça (Genişletilmiş)
Alevi-Bektaşilik Kaynakları:
Ocak, Ahmet Yaşar. Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.
Melikoff, Irene. Hacı Bektaş: Efsaneden Gerçeğe. Cumhuriyet Kitapları.
Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu). Aktaran: Fuat Köprülü. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar.
Jainizm Kaynakları:
Dundas, Paul. The Jains (2nd Edition). Routledge.
Long, Jeffery D. Jainism: An Introduction. I.B. Tauris.
Vallely, Anne. Guardians of the Transcendent: An Ethnography of a Jain Ascetic Community. University of Toronto Press.
Karşılaştırmalı Din ve Etik Çalışmaları:
Armstrong, Karen. Fields of Blood: Religion and the History of Violence. Knopf.
Schmidt-Leukel, Perry. Understanding Buddhism. Dunedin Academic Press. (Budizm üzerinden Jainizm ile dolaylı karşılaştırma için).
Kılıç, Sami. Hint Dinleri ve Mistisizm. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları.
Akademik Makaleler:
Journal of the American Academy of Religion (JAAR).
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.