Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
75. Bölüm

Alevi-Bektaşi Öğretisinde Rızalık Yolu: Ehlibeyt Merkezli Bir Etik ve İnsan-ı Kâmil Ontolojisi

17 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşı olan "Rızalık" kavramını, Ehlibeyt ve 12 İmamların tarihsel ve sembolik rolü üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle somutlaşan pratik ahlak anlayışı, "Ayağına taş dolansa suç sende mi?" sorusuyla derinleşen bir özeleştiri ve sorumluluk felsefesine evrilir. Nihayetinde, "yıktığını yap, ağlattığını güldür" şeklinde ifade bulan telafi (tazmin) ve rıza alma eylemi, bireyi "insan-ı kâmil" mertebesine ulaştıran bir yol (seyr-i sülük) olarak tanımlanır. Bu yol, Hak-Muhammed-Ali üçlemesi ve Ehlibeyt'in "dar"ında (hakkın, adaletin olduğu meclis) yaşanır. Makale, bu süreci, Ehlibeyt'in masumiyet (ismet) ve mazlumiyet çerçevesinde nasıl bir ahlaki model olarak sunulduğunu analiz edecek ve "Allah'ı insan yarattı bakışı" gibi antroposantrik ifadeleri bu bağlamda yorumlayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Alevilik, Bektaşilik, Rızalık, İnsan-ı Kâmil, Ehlibeyt, 12 İmamlar, Tazmin, Özeleştiri, Etik.

Giriş

Alevi-Bektaşi geleneği, İslami heterodoksinin Anadolu’daki en karmaşık ve en zengin tezahürlerinden biridir. Bu gelenek, katı hukuki kurallardan ziyade, ahlakı (edep), erdemi ve insanın içsel olgunlaşma (kemalat) sürecini merkeze alır. Bu çalışmanın odağındaki metin, söz konusu geleneğin pratik etiğini, felsefi derinliğini ve nihai hedefini özetleyen bir manifesto niteliğindedir. Makale, bu metni dört ana eksende inceleyecektir: 1) Temel Ahlak ve Ehlibeyt Modeli, 2) Sorumluluk ve Özeleştiri Fenomenolojisi, 3) Rızalık Yolu: Tazmin ve Telafi ile Kâmil Olma, 4) Ehlibeyt ve 12 İmamlar Bağlamında Teolojik ve Tarihsel Arka Plan.

1. Bölüm: Pratik Ahlakın Üç Sütunu ve Ehlibeyt'in Örnekliği

Metnin temelini oluşturan "eline, beline, diline sahip ol" ilkesi (Üçler), bireyin nefs terbiyesinin (riyazet) özüdür. Bu ilkeler, Ehlibeyt anlatılarında somut bir karşılık bulur.

Diline Sahip Olmak & Hz. Ali: Hz. Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözü ve "Sözü doğru, özü doğru" olma vasfı, dilin erdemli kullanımının modelini sunar. "Yanlış söz söyleme" emri, On İkinci İmam Mehdi'nin gaybet döneminde dahi "hatadan salim" (masum) kabul edilen Ehlibeyt'e duyulan bağlılıkla pekişir.

Beline Sahip Olmak & Hz. Fatıma: "Yanlış yatakta uyuma" ilkesi, iffeti temsil eder. Hz. Fatıma (Zehra), Alevi anlayışında iffetin, sadakatin ve aile hayatının timsalidir. Onun evi, "evinin işini yaparken bile ibadet ettiği" bir mekân olarak tasvir edilir; bu da helal olanın dahi bir bilinç ve niyetle yapılması gerektiğine işaret eder.

Eline Sahip Olmak & Hz. Hüseyin ve Kerbela: "Koymadığını alma" ve "elini yanlış cebe atma" ilkeleri, helal kazanç ve adaletsizliğe boyun eğmeme ile ilgilidir. Hz. Hüseyin'in Yezid'e biat etmeyi reddedişi, "yanlış eşikten girmeme" ve "elini zalimin cebine atmama"nın nihai ve trajik örneğidir. Bu, pasif bir ahlak değil, aktif bir adalet arayışıdır.

2. Bölüm: Sorumluluk Bilinci: Ehlibeyt Yolunda Özeleştiri

"Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu, metnin felsefi kalbidir. Bu, geleneksel kaderciliğin (cebir) aksine, bireyin aktif sorumluluğunu (irade) vurgular.

"Arif olan özünü yoklar / kamiller kendini yoklar / CAHİLLER kendini AKLAR" dizeleri, bir ahlaki olgunluk hiyerarşisi çizer. Bu hiyerarşi, Ehlibeyt soyundan gelen İmamların, toplumunun yanlışlarını dile getiren ve onları özeleştiriye davet eden "uyarıcı" (nezir) rolüyle paralellik gösterir.

"El, gövdenin kaşındığı yeri bilir" özdeyişi, toplumsal birliği (cem) vurgular. Nasıl ki bir bedenin acısı tüm bedeni etkilerse, toplumdaki bir haksızlık da tüm toplumu ilgilendirir. Bu, Kerbela'da Hz. Hüseyin ve yarenlerine yapılanları seyredip müdahale etmeyen Kûfelilerin eleştirisi bağlamında da okunabilir. Suç, sadece failde değil, sessiz kalanlardadır da.

3. Bölüm: Rızalık Yolu: Tazmin, Telafi ve İnsan-ı Kâmil

Metnin nihai hedefi, "rızalık yolunda" olmaktır. Rızalık, karşılıklı razı olma, gönül birliği halidir ve ancak aktif telafi (tazmin) ile mümkündür.

Köpek Metaforu ve Aşamalı Olgunlaşma: Metin, insan olma halini üç aşamaya ayırır:

Cahil (Sûrette İnsan, Sîrette Hayvan): Eylemlerinin etik sonuçlarından habersizdir (köpek metaforu).

Talip (Sûrette ve Sîrette İnsan): Eylemlerinin iyi/kötü olduğunun bilincine varmıştır.

İnsan-ı Kâmil (Rızalık Yolunda Olan): Hatasını maddi (tavukların parası) ve manevi (gönlünü alma) olarak tazmin eder. Bu, İslam hukukundaki "diyet" (tazminat) ve "af" müessesesinin vicdani ve toplumsal bir yorumudur.

Ehlibeyt ve Tazmin: Hz. Hasan'ın barışçıl tutumu, toplumsal birliği (cem) ve fitneyi önlemeyi, yani toplumsal düzeyde bir "rızalığı" sağlama çabası olarak yorumlanabilir. Bu, yıkılanı yapmanın siyasi düzeydeki karşılığıdır.

4. Bölüm: Teolojik Çerçeve: Hak-Muhammed-Ali, Ehlibeyt ve Antroposantrik Bir Yorum

Metnin sonundaki "Allah'ı insan yarattı bakışıyla bak" ifadesi, derin bir teolojik yoruma işaret eder.

Hak-Muhammed-Ali Üçlemesi: Bu, Alevi teolojisinde Tanrı'nın tezahürü (tacelli) ve insan-ı kâmil ideasının merkezidir. Muhammed ilahi ışığın (nur) kaynağı, Ali ise onun kapısı (bab) ve varisi olarak görülür. Ehlibeyt ve 12 İmamlar, bu nurun taşıyıcılarıdır.

"Allah'ı İnsan Yarattı" Bakışı: Bu ifade, dinin insani bir yorumu ve tecrübesi olduğunu vurgular. Tanrı, insan zihninin sınırları, korkuları ve arzularıyla şekillenir. Bu, Ludwig Feuerbach'ın projeksiyon teorisini andırır, ancak Alevi-Bektaşi bağlamında bu, olumsuz bir eleştiriden ziyade, insanın sorumluluğunu artıran bir içselleştirmeye işaret eder: "Tanrı'yı dışarıda arama, onu kendi özünde, kâmil insan olma potansiyelinde keşfet." Bu, Ehlibeyt ve İmamların, ilahi ahlakı yeryüzünde temsil eden birer "örnek insan" (insan-ı kâmil) olarak görülmesiyle de uyumludur.

"Dar Gel Doğru Söyle": "Dar", hem Alevi cemlerindeki sorgulama ve rızalık meclisini, hem de Kerbela çölünü ve Ehlibeyt'in çektiği çileleri (çilehaneyi) sembolize eder. "Dar'a gelmek", hakikat meclisinde hesap vermek ve özünü didiklemektir. Bu, her talipten beklenen bir iç muhasebedir.

Sonuç

İncelenen metin, Alevi-Bektaşi geleneğinin, Ehlibeyt ve 12 İmamların tarihsel ve sembolik mirası üzerine inşa edilmiş, son derece rasyonel ve bütüncül bir etik-felsefi sistem olduğunu göstermektedir. Bu sistem, yalın ahlaki kurallarla ("Üçler") başlar, derin bir özeleştiri ve toplumsal sorumluluk bilinciyle devam eder ve nihayetinde hatanın aktif bir şekilde telafisi (tazmin) ve toplumsal barışın (rızalık) tesis edilmesiyle taçlanır. Ehlibeyt, bu yolculukta sadece tarihi figürler olarak değil, her bir "talip" için izlenmesi gereken ahlaki ve manevi bir rota olarak karşımıza çıkar. "Allah'ı insan yarattı" bakış açısı ise, dini otoriteyi ve hakikat arayışını insan aklının, vicdanının ve eyleminin merkezine yerleştiren, hümanist ve eleştirel bir din anlayışının tezahürüdür.

Kaynakça

Birincil Kaynaklar:

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu veya İmam Cafer Buyruğu).

Virani Baba, Külliyat.

Hüsniye (Alevi-Bektaşi inancında önemli bir eser).

İkincil Kaynaklar (Akademik):

Ocak, Ahmet Yaşar. Kültür Tarihi Kaynağı Olarak Menâkıbnâmeler.

Melikoff, Irene. Uyur İdik Uyardılar: Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları.

Ehlibeyt Özelinde:

Amir-Moezzi, Mohammad Ali. The Divine Guide in Early Shi'ism: The Sources of Esotericism in Islam.

Ayoub, Mahmoud M. Redemptive Suffering in Islam: A Study of the Devotional Aspects of Ashura in Twelver Shi'ism.

Türkçe Kaynak: Şener, Cemal. Alevilik Olayı: Toplumsal Bir Başkaldırının Kısa Tarihçesi (Ehlibeyt vurgusuyla).

Karşılaştırmalı Felsefe:

Feuerbach, Ludwig. Hıristiyanlığın Özü.

Sökefeld, Martin. Struggling for Recognition: The Alevi Movement in Germany and in Transnational Space.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL