Peygamber , davet sahibine:–Bu adam bize sonradan katıldı. İstersen müsaade edersin girer, istersen döner, buyurdu. O da:–Yâ Resûlallah (olur mu öyle şey) o da buyursun, dedi.

“Oğlum, besmele çek, sağ elinle ve kendi önünden ye.”

İkişer ikişer yemeyin. Çünkü Peygamber ikişer ikişer yemekten menetti.“Ancak bir kimse kardeşinden izin alırsa o zaman yiyebilir.”

–Yâ Resûlallah, yemek yiyoruz, ama karnımız doymuyor, dediler. Muhtemelen ayrı ayrı yiyorsunuz, diye karşılık verdi,

–Birlikte yiyin ve besmele çekin ki, yemeğiniz bereketli olsun, buyurdu.

Bereket yemeğin ortasına iner; siz kenarından yiyin, ortasından yemeyin, buyurmuştur.

Sahâbîler kabın etrafına dizildiler. Gelenler çoğalınca, Resûlullah diz çökerek oturdu. Bir bedevi: –Bu oturuş da ne, dedi. Resûlullah Allah beni alçak gönüllü bir kul eyledi; zorba, inatçı biri değil, cevabını verdi ve arkasından–Yemek kabının kenarından yiyin, ortasını bırakın ki bereketlensin, buyurdu.

Resûlullah Ben yaslanarak yemek yemem, demiştir.

Resûlullah’ı dizlerini büküp kalçaları üzerine oturarak hurma yerken gördüm.

Resûlullah Biriniz yemek yediğinde (tabağı) sıyırmadan veya bir başkasına sıyırtmadan parmaklarını silmesin **, buyurmuştur.

Resûlullah’ın üç parmağıyla yemek yediğini ve yemekten sonra da parmaklarını yaladığını gördüm.

Resûlullah , parmakları yalamayı ve çanağı sıyırmayı emretmiş ve:
Siz bereketin yemeğinizin neresinde olduğunu bilemezsiniz, buyurmuştur.

Birinizin lokması yere düştüğünde onu alıp temizleyerek yesin de şeytana bırakmasın.

Parmaklarını yalamadan elini beze silmesin. Çünkü insan, bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemez,

Şeytan her işinizde, hatta yemek yerken dahi sizin yanınıza gelir.

Birinizin lokması yere düşerse onu alıp üzerindekileri temizlesin ve yesin; şeytana bırakmasın.

insan, bereketin yemeğin neresinde bulunduğunu bilemez.

Peygamber zamanında, ateşte pişirilmiş yemeği nadiren bulurduk. Onu yediğimiz zaman da, avuçlarımız, bileklerimiz ve ayaklarımız yağ içinde kalırdı.

İki kişinin yemeği üç kişiye, üç kişinin yemeği de dört kişiye yeter, buyurmuştur.

Resûlullah , içecekleri üç nefeste içerdi.

Hz. Peygamber , (su) kabının içine solumayı yasakladı.

Resûlullah , (tulum, büyük testi ve benzeri) su kaplarını ağıza dayayarak su içmeyi yasaklamıştır.

Hz. Peygamber , kabın içine solumayı veya üflemeyi yasaklamıştır.

Peygamber’e zemzem verdim; onu ayakta içti.

Hz. Ali (ra), (Kûfe Mescidi’nin) Rahbe kapısına geldi, ayakta su içti ve: Benim şu yaptığımı gördüğünüz gibi, ben de Resûlullah’ın böyle ayakta su içtiğini gördüm, dedi.

İbn Ömer’den (ra) şöyle demiştir: Resûlullah zamanında biz yürürken yemek yer, ayakta da su içerdik.

Hz. Peygamber bir kişinin ayakta su içmesini yasakladı (Ayakta) yemek hakkınd –O daha kötü ve çirkindir, dedi.

Resûlullah : Sizden biri ayakta su içmesin. Unutarak içerse de kussun, buyurmuştur.

Hz. Peygamber : Bir topluluğa su dağıtan kimse, suyu en son içer, buyurmuştur.

Peygamber bize ipek ve atlas giymeyi, altın ve gümüş kaplardan su içmeyi yasakladı ve “Bunlar dünyada onların (kâfirlerin), âhirette ise sizindir.” buyurdu.

Resûlullah : Gümüş kaplardan su içenler, karınlarını cehennem ateşiyle doldurmuş olurlar, buyurmuştur.