Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
ORMAN FISILTILARI: DOĞAYLA BÜYÜYEN 12 ÖZGÜN HİKAYE (Yazar: Hüseyin TURHAL)
ORMAN FISILTILARI: DOĞAYLA BÜYÜYEN 12 ÖZGÜN HİKAYE (Hüseyin TURHAL) Sevgili Minik Kaşifler, Orman Sizi Çağırıyor! Güneşin yapraklar arasından süzüldüğü, küçük derelerin neşeyle aktığı bu ormanda, h...
14. Bölüm

Hikaye 9: Sıraya Girmeyi Bilmeyen Ayı Bal

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Hikaye 9: Sıraya Girmeyi Bilmeyen Ayı Bal
Yazar: Hüseyin TURHAL
Ormanın en büyük ve en güçlü ayısıydı Bal. Adını balı ne kadar çok sevdiği için almıştı ve evet, Bal, bal için her şeyi yapabilirdi.
Bal, her zaman ne isterse hemen olmasını beklerdi. Eğer bir şeye ihtiyacı varsa, büyük cüssesini kullanır ve herkesten önce o şeye ulaşırdı. Bal'ın lügatinde "sıra beklemek" diye bir kelime yoktu.
Her sonbaharda, ormanda büyük bir Meyve Toplama Günü düzenlenirdi. Orman halkı, toplanan meyveleri eşit şekilde bölüşür, kışa hazırlık yapardı.
O gün, meyveleri almak için bir kuyruk oluştu. Uzun bir kuyruk; Fındık sincap, Zıpzıp kurbağa, hatta yavaş Kaplumbağa Tıpır bile sıraya girmişti.
Ayı Bal, kuyruğun en arkasına baktı ve homurdandı. “Ne o öyle uzun bir yılan gibi beklemek! Ben Ayı Bal’ım! Benim kış uykum erkendir!”
Bal, hiç kimseye bakmadan, kuyruğun yanından büyük adımlarla yürüdü ve en öne geçti.
Kuyruğun başında duran, adil ve sabırlı Kunduz Kaya, Bal’ın önünü kesti.
“Bal Ağabey,” dedi nazikçe. “Burada bir düzen var. Herkes sırasını bekliyor. Lütfen sen de arkaya geç.”
Ayı Bal kükredi. “Ben Ayı Bal’ım! Benim en çok yiyeceğe ihtiyacım var! Kenara çekil!”
Bal, büyük pençesiyle Kunduz Kaya’yı hafifçe itti ve meyvelerin olduğu tezgâha uzandı.
Sincap Fındık, arkadan cıvıldadı: “Ama ben sabahın köründe geldim ve iki saattir bekliyorum!”
Kurbağa Zıpzıp fısıldadı: “Bu adil değil!”
Ama Bal kimseyi dinlemedi. En büyük ve en güzel meyvelerden birkaç avuç kaptı ve ormana doğru yürüdü.
Bal, eve döndü. Karnı doymuştu ama tuhaf bir şekilde keyifsizdi.
Ertesi gün, Bal yine bal aramak için dışarı çıktı. Bir ağacın tepesinde, en tatlı balın olduğu kovuğu buldu. Tam tırmanmaya hazırlanırken, kovuktan minicik bir arı çıktı.
“Dur!” diye vızıldadı arı. “Bu bal kovanını biz yaptık! Bu balı alamazsın!”
Bal kükredi. “Ben Ayı Bal’ım! Kenara çekil!”
Arı, Bal’ın kaba tavrına çok sinirlendi. Hemen diğer arıları çağırdı. Bir anda yüzlerce arı kovanın etrafında toplandı.
“Ona kuralı öğretelim!” diye vızıldadılar.
Arılar, Bal’ın büyük burnuna ve kulaklarına vızıldayarak yaklaştılar. Bal, ne kadar büyük ve güçlü olursa olsun, arıların iğnelerinden korkuyordu!
Bal, acı içinde bağırdı ve hemen oradan uzaklaştı. Balı alamamıştı.
Bal, ormanda aç ve mutsuz dolaşırken, Meyve Toplama Günü’nde haksızlık yaptığı Kunduz Kaya’ya rastladı. Kaya, elindeki meyveleri düzenli bir şekilde yuvasına taşıyordu.
Bal, mahcup bir sesle, “Kaya,” dedi. “Ben bal bulamadım. Arılar beni kovaladı. Çünkü ben arıların emeğine saygı duymadım.”
Kunduz Kaya, Bal’a baktı. “Bal Ağabey,” dedi. “Düzene uymak, sadece bir kural değildir. O, saygıdır.”
“Arıların emeğine saygı duymazsan, onlar da senin hakkına saygı duymaz. Bizim sıramıza saygı duymazsan, biz de sana yardım etmek istemeyiz.”
Bal, başını eğdi. O an, ormanda büyük ve güçlü olmanın, her zaman haklı olmak anlamına gelmediğini anladı.
Bal, cesaretini topladı ve Meyve Toplama Alanı’na geri döndü. Tüm orman halkı oradaydı.
Bal, yüksek sesle, “Arkadaşlar,” dedi. “Dün size haksızlık yaptım. Sıranın ve emeğin ne kadar önemli olduğunu unuttum. Lütfen beni affedin.”
Sonra Kunduz Kaya’nın yanına gidip fısıldadı: “Bundan sonra, en arkada beklesem bile, sıramı bekleyeceğim.”
O günden sonra, Ayı Bal'ı bir kuyrukta görürseniz şaşırmayın. Artık o, beklemeyi ve başkalarının hakkına saygı duymayı öğrenen bir ayıydı. Ve en önemlisi, arkadaşları ona daha çok saygı duyuyordu.
Verilmek İstenen Mesaj:
Kurallar ve sıraya uymak, sadece düzeni sağlamaz; aynı zamanda başkalarının emeğine, zamanına ve haklarına duyduğumuz saygıyı gösterir. Adil olmak, güçlü olmaktan daha önemlidir.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL