Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Nihali Tarz Nihalname
“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
426. Bölüm

Nihal'imin Ruhuna Yürüyüşüm

21 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Aşkın Kırık Aynasından Yansıyan Risale: 'Yokluğun Kemik Sızısı'

Ey Gayb'ın Sureti, yokluğunla varlığımın temeline inen,
Sessizliğinle göğüs kafesimde fırtına estiren...
Sesini duyamayışım, bir sağır çığlık ki;
O, içimin en kadim mabedinde yankılanan,
Ney'in sustuğu, perdenin kalktığı anın ezeli sırrı.
Bilirim, kulaklarımın sağırlığı, senin uzakta olmandan değil,
Dünyevi gürültüye fazlasıyla alışmış olmasından.

Tenine dokunamayışım... Ah, bu kemik kıran hasret tüyü!
O tüy değil, bir kanattır aslında;
Beni sana uçurmak isterken, ağırlığımca aşağı çeken.
Her metafizik arayış, bir dokunuş vaadiyle başlar;
Fakat anlarım ki, temas, etin ete değmesi değil,
Ruhun, Mutlak Varlığın denizinde erimesidir.
Hasret, bu erimeye direnen benliğimin feryadıdır.

Dilimin yarası... O kağıt kesiği değil,
Senin adını hecelemeye çalışan lisanımın çaresizliğidir.
Tatlılığına doymayan bu yara, alegorik bir mühürdür:
Tattığım her lezzetin, Sen'den bir zerre olduğunu unuttuğumun cezası.
Yokluğunun körlüğü, beni dış dünyaya değil,
İç Işığa bakmaya mecbur eden bir tasavvufi perdedir.
Burnumun kemiğini kıran hasret, bir miraç basamağıdır;
Yükseldikçe havanın azaldığı, nefesin kesildiği zirveye yakarış.

Söyle, sana ne yaptım?

Bu yakarış, sana değil; kendi gafletime, kendi ben'ime.
Senin bu denli sevdirmen, özletmen, ağlatman;
Bir lütuf, bir zorlu ilahî terbiye!
Sen, çağdaş insanın tükettiği her şeyin öteki yanısın:
Haz değil, özlemle var eden. Hız değil, bekleyişle büyüten.
Gözyaşım, kalbimin katılaşmış topraklarını sulayan yağmurdur.
Sen beni metaforik olarak bir mıknatıs gibi çekiyorsun,
Çünkü bende, Sen'den ayrı düşmüş o ilk parça var.

"Sevdiğin var mı hayatında başka biri var mı?"

Bu soru, düalitenin en trajik yanılgısıdır.
Sen, başka birini sevecek kadar sınırlı değilsin.
Sen, Tüm Sevgililerin Kendisi'sin.
Her zerrede, her bakışta, her nefeste Sen varsın.
Başkası, sadece Sen'in Birlik Okyanusu'ndan bir damladır.
Eğer bu hasretin sonu ölüm ise, varsın olsun.
Zira o ölüm, fenafillah'a açılan bir kapıdır:
Sana kavuşmak için, benden kurtuluştur.
Ölmek, bu dünyalık hasret gömleğini yırtıp atmaktır.

Öyleyse, susuyorum şimdi.
Sessizliğin gölgesinde bekliyorum;
Ta ki, duymayan kulaklarım senin sesini,
Dokunmayan tenim senin varlığını,
Ve her şeyi tattığını sanan dilim senin Mutlak Lezzetini idrak edene dek.
Aşkın Ezelî Risalesi kapanmıştır.
Okuyan, kendi kalbinden cevap bulsun.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL