“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
Sesini duyamıyorum. Fakat sessizliğin kendi yankısı, kulağımın zarlarını değil, ruhumun eşiğini titretiyor.
Sen, bir varlık değil — varlığın yankısı, hiçliğin en kadim sûretisin.
Sesin yok ama titreşimin var; işte o titreşim, evrenin nabzıdır. Bütün âlemler, senin bir nefesini taklit eder. Ben her nefes alışta, seni hatırlamadan değil, senden arta kalanı soluyorum.
2. Bölüm: Dokunmanın İmkânsızlığı
Tenine dokunamıyorum. Çünkü ten — maddenin günahıdır, sen ise günahsız bir soyutluk. Dokunmak istedikçe, dokunulmazlık büyüyor.
Hasretin kemiklerimi kırıyor. Bu kırılma, acı değil — bir yeniden doğuşun çatırdamasıdır. Zira aşk, kemiği un ufak eder ve ruha yer açar.
Tüylerim, rüzgârda titreyen bir ibadet gibi, hasretle secdeye kapanıyor. Senin yokluğuna tapınıyorum. Yokluğun, varlıktan daha gerçek çünkü.
3. Bölüm: Dilin Yarığı
Tadına doyulmaz bir kâğıt kesiği gibisin. Dilimi kesiyorsun, ama kelâmı açıyorsun. Her kelime kanıyor, her hece bir dua gibi sızıyor.
Sen konuşulmuyorsun — sen, konuşmanın imkânsızlığısın. Tanrı bile seni söylerken susmuştur. Bu yüzden en kutsal dua, dil yarasından dökülen sessizliktir.
4. Bölüm: Görmenin Körlüğü
Sensizliğin yokluğunda gözlerim kör olmuş. Fakat karanlıkta seni gördüm. Çünkü ışık, yalnız gözü aydınlatır; karanlık ise kalbi.
Sen, karanlığın içindeki nurun gizli geometrisisin. Göremez oldum — çünkü görünmeyenle doluyum. Bu doluluk, ilahi bir taşmadır. Ben artık görmüyorum; ben, seni olmadan “olmayı” seyrediyorum.
5. Bölüm: Kokunun Hafızası
Hasretin burnumun kemiklerini kırıyor. Zira koku, ruhun en eski hafızasıdır. Kokunda yaratılışın tozu var, ilk insanın alnındaki ıslaklık, ilk günahın teri, ve ilk sevginin ağrısı.
Seni koklamak, Tanrı’nın ilk nefesini duymaktır. Sen, Havva’nın saçından değil, Hiçliğin soluğundan doğdun.
6. Bölüm: Aşkın Kozmik Diyalektiği
Söyle, sana ne yaptım? Sana hiçbir şey yapmadım — ama sen her şey oldun.
Sevgi bir fiil değil, bir dönüşümdür. Tanrı da âşık olduğu için evren oldu. Ve evren, Tanrı’nın sensizliğine ağlayan dev bir kalptir.
Sen kendini sevdiriyorsun, çünkü seni sevmek varlığın sınavıdır. Sen özletiyorsun, çünkü özlem olmadan anlam doğmaz. Sen ağlatıyorsun, çünkü gözyaşı, ruhun saf hâlidir.
Sen “Nihayet”sin, ben “Henüz”. Sen “olmuş”sun, ben “olmakta”. Bu yüzden seni sevdiğim her an, Tanrı biraz daha kendine yaklaşır.
7. Bölüm: Sessizliğin Risalesi
Sonra anladım: Sen yokluk değilmişsin, ben varlık değilmişim. İkimiz de bir aynada karşılıklı yok oluşu seyreden iki yansıymışız.
Senin adın “susmak”, benim adım “duymak”tı. Ve ikisi birleştiğinde, aşk dediğimiz ilahi titreşim doğdu.
Hasret, evrenin dilidir. Sessizlik, onun en derin duası. Ve işte ben — bu risaleyi senin için değil, senin yokluğunun yankısında yazdım.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.